2025 biterken…
2025 biterken…
Bir taraftan var olan sorunların biriktiği diğer yandan yeni sorunların gündeme taşındığı bir yılı geride bırakıyoruz. Yeni yıl hem sorunların ve çözümlerin tartışıldığı hem de hızlıca yaklaşan seçimlere yönelik yığınak yapıldığı bir süreç olacak gibi görünüyor.
Nitekim, Milliyet’te yer alan habere göre; 2025’in son AK Parti MKYK’sında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ilk kez 2027 yılına işaret etti ve “2027’ye güçlü girmek istiyoruz” dedi.
Erdoğan’ın 2026 yılının seçimlere hazırlık bakımından “kritik” olduğunu söylediği de aktarılanlar arasında.
Ekonomik krizin üstesinden gelmek için atılacak adımların yanı sıra “Terörsüz Türkiye” süreci de bu dönemde kilit rol oynayacak gibi görünüyor.
Hatırlayacaksınız, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 20’nci kez toplandı. Toplantı gündeminde, tutanak analizi, komisyon üyelerinin değerlendirmeleri ve komisyon çalışma süresinin uzatılması vardı.
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, herkesin muhalefet şerhi düşmeksizin kabul ettiği bir raporu sunmak istediklerini vurguladı. Toplantı sonunda yapılan oylamada komisyonun görev süresinin 31 Aralık’tan itibaren 2 ay uzatılması oy birliği ile kabul edildi.
Komisyonun çalışmalarının yeni yıla uzamış olması bir yana Üsküdar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Havva Kök Arslan ile Dr. Murat Sevencan’ın Komisyon tutanaklarının içerik analizine dikkat etmek gerekiyor.
Yaptığı sunumda, komisyonun Türkiye’nin yarım asrı aşan çatışma dinamiklerini doğrudan millet adına ele almak üzere tasarlanmış nevi şahsına münhasır bir yapı olarak kurgulandığını ifade eden Arslan, ilk oturumlarda komisyonun temel önceliğinin “yeni bir anayasa yazımından ziyade silah bırakma sürecinin Meclis zemininde ve millet adına takibi” şeklinde tanımlanmasının bu özgünlüğün önemli bir göstergesi olduğunu dile getirdi.
Hazırlanan analizin Komisyon çalışmalarında “güçlü bir ortaklık zemininin oluştuğunu” ortaya koyduğunu belirten Arslan, “Özellikle çözüm sürecinin güvenlik bürokrasisinin dar alanından çıkarılarak Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altına taşınması, farklı aktörler tarafından açık biçimde bir meşruiyet kazanımı olarak görülmektedir. Bu işin Meclis’ten yönetilmesi gerektiği ya da bu Komisyon’un bu çatı altında toplanmış olmasının tarihe düşülen bir not olduğu yönündeki ifadeler bu mutabakatın sembolik olduğu kadar siyasal bir anlam da taşıdığını göstermektedir” diye konuştu.
Bu nedenle olsa gerek, basına da yansıyan haberlerden şunu öğrendik: AK Parti, “Terörsüz Türkiye” sürecinde atılması beklenen hukuki adımların gerekçelerinin şeffaf biçimde anlatılması için yeni bir strateji üzerinde çalışıyor.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla, yurttaşların kafasını karıştırabilecek spekülasyonlara ve hassasiyetlerin manipüle edilmesine karşı partide bilgilendirme seferberliği başlatılması planlanıyor. Parti değerlendirmelerinde, yeterli bilgilendirme yapılmadığı için kamuoyunun dezenformasyonla manipüle edildiğine dikkat çekildi.
PKK’nın feshinin devlet kurumları tarafından teyit edilmesinin ardından atılacak adımların hangi gerekçelerle yapıldığı, kimleri kapsadığı ve her aşamasının kamuoyuna anlatılacağı ifade edildi.
Buna karşın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Nefes Gazetesi’nin sorularını yanıtlarken, “CHP’nin İmralı’ya gitmeme kararı kamuoyunda sıkça tartışıldı? Sizce bu karar doğru muydu?” sorusuna karşı “kamuoyu araştırmalarını” hatırlatarak “Adaya gitme kararını vatandaşın nasıl yorumladığı noktasında CHP’nin kararı başta kendi seçmeni olmak üzere seçmen genelinde de doğru bulundu.” dedi.
Bu durum ana muhalefet partisinin kamuoyu yoklamalarının ardına takıldığı gerçeğini bir kez daha ortaya çıkarırken, “Cumhuriyeti kuran parti”nin derinlikli bir çözümlemesinin olmayışı sürecin akıbeti açısından soru işaretlerinin oluşmasına da yol açıyor.
Lafı uzatmadan söyleyeyim 2026 “Terörsüz Türkiye” süreci açısından dönüm noktası olacak. Bu durum ekonomiden Suriye politikasına; siyasi ittifaklardan seçime neredeyse her şeyi derinden etkileyecek.