2025’te çevreye dair iyi, kötü ve çirkin…
2025’te çevreye dair iyi, kötü ve çirkin…
2025, iklim gündeminde aynı anda üç duyguyu yaşattı: Umut, endişe ve hayal kırıklığı. COP30’da yerli halkların sesi yükselirken, yenilenebilir enerji kömürü ilk kez geride bıraktı; ama aşırı hava olayları, rekor sıcaklıklar ve zayıf siyasi kararlar gezegenin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha hatırlattı. İşte 2025’in iyi, kötü ve çirkinleri…
2025, iklim gündeminde aynı anda üç duyguyu yaşattı: Umut, endişe ve hayal kırıklığı. COP30’da yerli halkların sesi yükselirken, yenilenebilir enerji kömürü ilk kez geride bıraktı; ama aşırı hava olayları, rekor sıcaklıklar ve zayıf siyasi kararlar gezegenin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha hatırlattı. İşte 2025’in iyi, kötü ve çirkinleri…
2025, iklim kriziyle kurduğumuz ilişkinin samimiyet testine dönüştüğü bir yıl oldu. Bir yanda COP30’da Amazon’un yerli halkları söz aldı, yenilenebilir enerji küresel ölçekte ilk kez kömürü geride bıraktı, diğer yanda aşırı hava olayları, rekor sıcaklıklar ve zayıf siyasi irade, “iyi niyetli hedefler” ile gerçek dünya arasındaki makası daha da açtı. Bu yıl bize şunu gösterdi: İklim meselesi artık teknik raporların, diplomatik metinlerin ya da uzun vadeli vaatlerin konusu değil. Bugün alınan ya da ertelenen kararların bedelini kimin ödeyeceğini belirleyen somut bir adalet meselesi.
Dünyada
İyi
COP30’da Küresel Diyalog ve Katılım: COP30 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı, Brezilya’nın Amazon bölgesi Belém’de toplandı ve dünya liderleri, çevre uzmanları ve sivil toplum örgütleri bir araya geldi. Bu, iklim kriziyle mücadelede uluslararası iş birliğinin sürdürülmesi açısından önemliydi. Konferansta yalnızca devletler değil, aynı zamanda yerel halklar, Amazon’un savunucuları ve sivil toplum kuruluşları iklim adaleti gibi konulara güçlü bir ses verdiler.
Yenilenebilir Enerjide Tarihi Dönüşüm: 2025’te rüzgar, güneş ve diğer yenilenebilir kaynakların dünya çapında elektrik üretimi ilk kez kömürden daha fazla oldu. Bu, enerji geçişinin sembolik bir dönüm noktası sayılıyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre yenilenebilirlerin yıl sonunda kömürü küresel elektrik üretiminde geçmesi bekleniyor. Temiz enerji yatırımları rekor seviyelere yükseldi. Elektrik talebindeki yeni artışın tamamına yakını yenilenebilir kaynaklarla karşılandı ve küresel temiz enerji yatırımları iki trilyon doların üzerine çıktı. Yeni yenilenebilir projeler, çok yüksek oranlarda fosil yakıtlardan daha ucuz üretim maliyetine sahip hale geldi.
Yaşam Alanı ve Deniz Koruması İçin Yeni Adımlar: 2025 Birleşmiş Milletler Okyanus Konferansı’nda (UN Ocean Conference) Pasifik bölgesinde milyonlarca km’yi kapsayan indijen deniz rezervleri ilan edildi ve yeni deniz koruma alanları oluşturuldu. Ayrıca deniz gürültüsünü azaltma çabaları gibi yeni girişimler başladı.
Bilimsel ve Politika Etkinlikleri: Avrupa ve dünya çapında çevre, sürdürülebilirlik ve yeşil finans alanında çok sayıda konferans ve etkinlik gerçekleştirildi; bu etkinlikler sürdürülebilir teknolojiler, ESG uygulamaları ve iklim politikaları için bilgi paylaşımlarını artırdı.
Politik ve Bölgesel Taahhütler: Fas gibi ülkeler, 2040’a kadar kömür üretimini tamamen bırakma planları ile enerji dönüşümünde net hedefler ortaya koydu. Güney Kore, emisyonları 2035’e kadar ciddi şekilde düşürme ve büyük kömür santrallerini 2040’a kadar aşamalı kapatma taahhüdü verdi; bu da büyük bir kömür ithalatçısı için stratejik bir dönüşümü gösteriyor.
Kötü
Aşırı İklim Olayları ve Felaketler: 2025’te seller, kasırgalar, orman yangınları gibi iklimle bağlantılı felaketler dünya genelinde insanlara ve ekosistemlere ciddi zarar verdi. Özellikle Güneydoğu Asya’daki siklonlar, ABD ve Çin’deki büyük yangınlar milyonlarca dolarlık zarara yol açtı.
Arktik’de Hızlanan Isınma: Arktik bölgesi, rekor düşük deniz buzu ve sıcaklıklarla ısıtıldı; bu durum iklim sistemlerinde geri dönüşü zor etkiler yaratma riski taşıyor.
Deniz ve Mercan Ekosistemlerinde Çöküş: 2023–2025 koral ağarma olayı, tarihteki en büyük ölçekte gerçekleşti ve mercan resiflerinin yaklaşık yüzde 84’ü ciddi stres yaşadı; bu, deniz biyoçeşitliliği için çok kötü bir gösterge.
Avrupa Çevre Durumu Ciddi Zorluklar Yaşıyor: Avrupa Çevre Ajansı’nın raporuna göre hava kirliliği ve sera gazı emisyonlarında bazı ilerlemeler olsa da doğa üzerindeki baskı devam ediyor; biyoçeşitlilik kaybı ciddi bir sorun olmaya devam ediyor.
ABD’nin Paris Anlaşması’ndan Çekilmesi: ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi uluslararası iklim ittifakını zayıflatan bir faktör oldu.
Fosil Yakıtlar ve Emisyonlar Hâlâ Yüksek: Dünya enerji üretiminde hidrolik, rüzgâr ve güneş artarken bile kömür, petrol ve doğalgaz hâlâ toplam enerji ihtiyacının büyük kısmını karşılıyor — bu da hızlı iklim hedeflerine ulaşılmasını zorlaştırıyor.
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve uydu verileri, 2025’i şimdiye kadar ikinci veya üçüncü en sıcak yıl olarak kaydediyor. Bu, 1.5 derece sınırına yaklaşma riskinin somut göstergesi. Avrupa’da 2025 yazında yaşanan sıcak hava dalgaları, binlerce sıcakla ilişkili ölüme yol açtı; bazı kaynaklar 16,500’ü aşkın ölüm tahmini veriyor.
Küresel karbon salımlarında 2025 itibarıyla ‘yeniden yükseliş’ trendi gözlemleniyor ve emisyonların azalması için hedeflenen kritik eşiğe ulaşılmadı. Enerji talebi artışı ile birlikte sera gazı emisyonları da rekor seviyelere ulaştı, yenilenebilirlerin büyümesi ne kadar güçlü olursa olsun, genel karbon salınımı düşüşüne tam olarak yansımadı.
Yenilenebilir Enerji Yatırımlarında Dengesizlik: Bazı ülkelerde yenilenebilir enerji yatırımları ve onay süreçleri beklenenden yavaş ilerliyor. Örneğin ABD’de bazı eyaletlerde offshore (denizüstü) rüzgar projelerine süreli engeller getirildi; bu durum temiz enerji projelerinin önünü kesebilir.
Kömürün Devam Eden Rolü: Bazı bölgelerde kömür hala enerji arzında önemli bir rol üstleniyor. Örneğin ABD’de bazı kömürlü santraller aynı süre geçiş planlarına rağmen operasyonlara devam ediyor. Ayrıca yerel politikalar bazen kömür yerine yenilenebilir hedefleri zayıflatabiliyor (örneğin Queensland, Avustralya’da yenilenebilir hedeflerinin geri çekilmesi).
Çirkin
Amazon’da Yol İnşaatı ve Ormansızlaştırma Tartışması: COP30’un ev sahibi Belém’de, Amazon yağmur ormanlarının ortasından geçen yeni bir otoyol (Avenida Liberdade) için ağaçların kesilmesi tepki topladı. Eleştirmenler, bu yolun ekosistemleri böldüğünü ve ormansızlaşmayı teşvik edebileceğini söyledi.
COP30 Anlaşmasının Zayıf Çıktıları: Konferansın resmi sonuç metninde, fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılmasına dair bağlayıcı bir madde yer almadı. Bu, küresel iklim hedeflerine ulaşmak için kritik bir eksiklik olarak görüldü.
3. Biyoçeşitlilik Krizleri ve Sürdürülebilirlikten Uzaklaşma: Dünya genelinde biyoçeşitlilik kaybı ve habitat değişimleri 2025’te belirgin şekilde arttı ve bu da sürdürülebilirlik çabalarının yetersiz kaldığını gösterdi.
Politik Rhetorik ve Yanıltıcı Mesajlar: Bazı liderlerin çevre ve iklim politikalarını küçümseyen veya kömürü olumlu bir ışık altında göstermeye çalışan söylemleri, bilimsel konsensüsle çelişiyor. Örneğin ABD’de bazı eski ve güncel politika açıklamalarında “güzel kömür” gibi yanıltıcı retorikler yer aldı.
Enerji Sisteminde Dengesizlikler: Yenilenebilir kapasite artışı olumlu olsa da, sistemik altyapı ve enerji depolama eksiklikleri gibi sorunlar iklim hedeflerine ulaşmayı zorlaştırıyor.
Türkiye'de
İyi
Türkiye COP31’e Ev Sahipliği ve İklim Diplomasisi: Türkiye, 2026’da Antalya’da düzenlenecek COP31’in ev sahipliğini ve dönem başkanlığını üstlendi. Bu, Türkiye’nin küresel iklim diplomasisinde görünürlüğünü artıran önemli bir diplomatik başarı olarak değerlendiriliyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) gibi uluslararası aktörler Türkiye ile derin iş birliği mesajı veriyor; bu da Türkiye’nin COP31 hazırlıklarında uluslararası ortaklık arayışını güçlendiriyor.
Yenilenebilir Enerjide Kayda Değer Artış: 2025 ortalarına gelindiğinde Türkiye’nin yenilenebilir enerji kurulu gücü yaklaşık 72,5 GW’a ulaştı, bu rüzgâr, güneş ve hidroelektrik kapasitesi genişlemesiyle önemli bir artış. Bu artışla birlikte toplam elektrik üretim kapasitesinde yenilenebilirlerin payı yaklaşık %60 civarında. Enerji arz güvenliği söylemi, ithal fosil yakıt bağımlılığını azaltma ekseniyle daha sık dile getirilmeye başlandı. Uluslararası Enerji Ajansı verileri, Türkiye’nin güneş ve rüzgâr potansiyelinin OECD ortalamasının üzerinde olduğuna işaret ediyor.
Sıfır Atık ve Döngüsel Ekonomi Girişimleri: Türkiye’nin Sıfır Atık projesi ve döngüsel ekonomi uygulamaları, hem uluslararası platformda COP31’e hazırlıkta hem de yerel ölçekte çevresel sürdürülebilirlik anlayışının yaygınlaşmasında rol oynuyor. Bu girişimler, atık yönetimi ve kaynak verimliliğini artırarak karbon ayak izinin azaltılmasına katkı sağlayabilir.
Kötü

Kömür Bağımlılığı Devam Ediyor: Türkiye’nin elektrik üretiminde kömür hala önemli bir paya sahip (yaklaşık yüzde 30) ve termik santraller enerji karışımında belirgin bir emisyon kaynağı olmaya devam ediyor. Bu durum, küresel sıcaklık artışını 1.5 derece ile sınırlama hedeflerine ulaşma çabalarına ters düşebilecek bir zorluk olarak değerlendiriliyor. Sivil toplum ve çevre örgütleri, kömürün yol açtığı hava kirliliği ve sağlık risklerine dikkat çekiyor; özellikle Afşin-Elbistan gibi bölgelerde kömür santrallerine yönelik eleştiriler var.
İklim Politikasında Daha Fazla Hedefe İhtiyaç: COP31 adaylığı vesilesiyle birçok uzman ve düşünce kuruluşu, Türkiye’nin ulusal iklim hedeflerinin daha iddialı hale getirilmesi gerektiğini belirtiyor; mevcut Ulusal Katkı Beyanı (NDC) bazı eleştirmenlere göre Paris Anlaşması 1.5 derece hedefine tam uyumlu değil. Özellikle kömürden çıkış takvimi ve daha güçlü net-sıfır planları gibi kritik alanlarda net bir takvim veya strateji eksikliği, hem ulusal hem de uluslararası değerlendirmelerde eksiklik olarak görülüyor.
Hava Kirliliği ve Yerel Etkiler: Türkiye’de motorlu taşıtlar, kömür ve diesel gibi fosil yakıtlar sebebiyle hava kirliliği ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ediyor. Elektrikli araç penetrasyonu halen düşük, bu da hem emisyonlar üzerinde baskı oluşturuyor hem de hava kalitesi iyileştirme çabalarını zorlaştırıyor. Evsel atıkların büyük bölümü hâlâ düzenli depolama sahalarına gidiyor. Kaynağında ayrıştırma ve tüketim azaltımı politikaları zayıf.
Çirkin
**
**COP31 Adaylığı Çerçevesinde Artan Beklentiler: Türkiye’nin COP31 ev sahipliği diplomasisi büyük bir fırsat olsa da, bu sorumluluk eş zamanlı olarak yüksek beklentiler ve eleştiriler de doğuruyor. Özellikle karbon azaltım hedeflerinin artırılması, fosil yakıtlardan çıkış planının netleştirilmesi ve sivil toplumla daha kapsayıcı diyalog gibi alanlarda baskı var. Bazı çevre kuruluşları, mevcut politikaların 1.5 °C hedefiyle halen uyumlu olmadığını ve COP31’in sadece diplomatik bir etkinlik olmaktan çıkarak gerçek dönüşüm fırsatına dönüştürülmesi gerektiğini vurguluyor.
Yeni kömür kapasitesi ihtimali tamamen masadan kalkmış değil: Afşin-Elbistan gibi sahalar, Türkiye’nin iklim anlatısında en zayıf halka olmaya devam ediyor.
Plastik üretimi ve tüketimi artarken, atık yönetimi “son aşamaya” sıkışmış durumda: Döngüsel ekonomi, hâlâ ekonomik modelin merkezine değil, kenarına yerleştirilmiş durumda.