2026 için neden iyimserim?
2026 için neden iyimserim?
Mevcut programda bir gevşeme olmaz ve ekonomik-politik yeni riskler belirmezse, CDS’lerimiz düşmeye devam edecektir.
2026 için iyimserim. Gelecek yıl Türkiye ekonomisine yönelik ana tablonun bu yıldan daha iyi olmasını bekliyorum. Bu, tüm sorunların çözüleceği, her şeyin mükemmel olacağı anlamına gelmiyor elbette ama sanayicilerin, iş dünyasının, çalışanların, vatandaşın ekonomiye dönük algılarının 2025’ten daha güçlü, daha pozitif olacağını düşünüyorum. İşte bu düşüncemin nedenleri:
Düşen CDS primleri: Birkaç yıl önce 900 puana kadar ulaşan Türkiye’nin CDS primleri 2025’in ilk günlerinde 250 puan civarındaydı. Mart-Nisan döneminde İBB soruşturmasın en hareketli olduğu dönemde 370 puana çıkan risk primi izleyen aylarda yeniden düşüşe geçti, 205 puana kadar geriledi ve 2018 yılındaki düzeyine döndü. Bu, Türkiye ekonomisi üzerindeki risklerin azaldığı ve dış borçlanma maliyetlerimizin düştüğü anlamına geliyor. Mevcut programda bir gevşeme olmaz ve ekonomik-politik yeni riskler belirmezse, CDS’lerimiz düşmeye devam edecektir.
Enflasyon-faiz: 2025 başında ülkede enflasyon yüzde 44,4 iken politika faizi yüzde 47,5’ti. Yılı tamamlarken, enflasyon yüzde 31,1; politika faizi yüzde 38’de. Enflasyonda 13,3 puan, politika faizinde 9,5 puan gerileme oldu. 2026’da her ikisinde düşüş devam edecek. Bu düşüşün ne boyutta olacağını belirleyecek çok sayıda faktör var. Mevcut politika karmasında bir sapma olmaz, ekonomik-politik riskler artmaz ve üzerine yurt dışı kaynaklı olumlu haber akışı eklenirse TCMB hedeflerine ulaşmak çok da zor olmaz.
ABD yaptırımları: Son aylarda CAATSA yaptırımlarının kaldırılacağı, F-35 ve Halkbank konularında çözüme yakınlaşıldığı haberleri sıklıkla gündeme geliyor. Bunların gerçekleşmesi ve üzerine ABD’den Türkiye’ye yeni yatırımlar ve ikili ticaretin kolaylaştırılmasına yönelik adımlar atılması olasılıkları, çok kısa sürede doğrudan ve dolaylı pozitif sonuçlar doğurabilir.
Reel kesim güveninde toparlanma: Reel kesim güven endeksi Aralık ayında 103,7 oldu. Bu son iki yılın en yüksek değeri. İSO-PMI kasım ayında, ocaktan sonraki en yüksek değeri olan 48’e çıktı. Elbette tüm sektörler aynı yönde performans göstermiyor ve genel olarak karlılık göstergelerinde ciddi bozulma var ama en kötü günler geride kalmış gibi görünüyor.
ABD’de faizler: FED yavaş da olsa faizlerde indirim sürecini sürdürüyor. Mayıs ayında görevi devredecek olan Powell’ın yerine kim gelecek olursa olsun, ondan daha güvercin bir faiz duruşu olacağı kesin ve bu da ABD’de faizlerin daha da indirileceği beklentilerini güçlendiriyor. Bunun bizim için doğrudan ve dolaylı pozitif etkileri var. Birincisi dolar bazında borçlanma faizimiz düşecek. CDS’lerimizdeki gerileme de bunu destekleyecek. İkincisi, küresel risk iştahının artması. Bu, bizim de içinde olduğumuz gelişmekte olan piyasalara fon girişlerinin artması anlamına geliyor.
Avrupa’da toparlanma: Avrupa ekonomisi yavaş da olsa toparlanıyor. Bu güçlü bir canlanma değil ama AB ekonomisi 2023-2025 döneminden daha fazla büyüyecek. Dış pazarların büyümesindeki canlanma, ihracatımız açısından pozitif bir gelişme. Diğer yandan Euro’nun Dolar’a karşı yükseliyor olmasının da olumlu bir muhasebe etkisi olacak.