ABD’li CEO’lar Trump yönetimine ayak uydurmayı öğreniyor
ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetimi, şirketlerden hisse senedi veya gelir payı alarak bir tür devlet kapitalizmi benimsedi. Bu yaklaşım, hükümet ve iş dünyası arasındaki sınırları bulanıklaştırıyor ve bu durum, yapay zeka sektöründeki yatırımlarda ve belirli şirketleri kayıran düzenleyici kararlarda açıkça görülüyor.
ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetimi, şirketlerden hisse senedi veya gelir payı alarak bir tür devlet kapitalizmi benimsedi. Bu yaklaşım, hükümet ve iş dünyası arasındaki sınırları bulanıklaştırıyor ve bu durum, yapay zeka sektöründeki yatırımlarda ve belirli şirketleri kayıran düzenleyici kararlarda açıkça görülüyor.
21 Aralık 2025, 10:00 Güncelleme: 21 Aralık 2025, 12:42
Nvidia, en gelişmiş yarı iletken çiplerinden birini Çin’e satmak için uzun uğraşlarının sonucunda ABD hükümetinden izin aldı. Ancak bir şartla: Hükümet bu satışlardan elde edilen gelirin yüzde 25’ini alacak. Nvidia anlaşması, ABD Başkanı Donald Trump döneminde iş dünyası ile hükümet arasındaki ilişki hakkında önemli bir şey söylüyor. Trump’ın yönetim kurullarına yönelik düzenli müdahaleleri; sermaye payı almak, gelirden pay kesmek ya da bir “altın hisse” talep etmek, şirketleri fiyat düşürmeye zorlamak ya da ilaçları federal bir internet sitesi üzerinden satmaya yönlendirmek devletin şirketlere doğrudan sahip olmadığı ancak davranışlarını yönlendirmek için ciddi nüfuzunu kullandığı bir tür devlet kapitalizmi oluşturuyor.
Devlet kapitalizmi iki yönlü bir yol. Pek çok şirket, Trump’ın gündemine göre davranarak daha iyi muamele görüyor; Çin’e satış yapabilme imkanlarında, ödedikleri tarifelerde, nasıl düzenlendiklerinde ve hangi birleşmelere izin verildiğinde. Başka bir deyişle, devlet kapitalizmi yalnızca devletin değil, ayrıcalıklı kapitalistlerin de çıkarlarına hizmet ediyor.
İtiraz etmiyor
Nvidia fiilen eskiden ücretsiz olan bir lisans için ödeme yapacak ancak itiraz etmedi. Sonuçta, aksi takdirde kendisine kapalı olacak karlı bir pazara erişim elde ediyor. Ağustos ayında, Trump ilk kez yüzde 15’lik bir kesinti önerdikten kısa süre sonra, CEO Jensen Huang bir röportajda şöyle dedi: “Çin’de satış yapabilmemiz için onay almak adına ne gerekiyorsa, bizim için sorun değil.”
Devlet ile seçilmiş kapitalistler arasındaki bu samimi ilişkinin ülke için iyi olup olmadığı ise ayrı bir soru. Bir zamanlar Japonya ve Batı Avrupa’da popüler olan bu model, bugün Çin, Rusya ve diğer ülkelerde değişen derecelerde önemini koruyor. ABD’de şirketlere ortak olmak ya da üretimlerini fiilen devralmak, eskiden yalnızca savaşlar veya finansal kriz ve Covid gibi acil durumlarla sınırlıydı. Trump bunu standart bir uygulama haline getirdi. Trump Wall Street Journal’a verdiği bir röportajda, “Bence şirketlere ortak olmalıyız. Bazıları bunun pek Amerikan gelmediğini söyleyebilir. Aslında bence bu çok Amerikan” dedi.
Destekliyormuş gibi görünüyorlar
Kapılı kapılar ardında, pek çok iş dünyası lideri Trump’ın müdahalelerinden ürküyor; tıpkı Fed’e ve kendisine karşı gelen hukuk firmaları ile medya şirketlerine yönelik saldırılarından yakındıkları gibi. Kamuoyunda ise çoğu sessiz kalıyor ya da hatta destekleyici görünüyor. Bunun nedenleri karmaşık. Korku bunlardan biri. Trump’ın daha geniş gündemiyle dayanışma bir diğeri. ABD’nin eski başkanı Joe Biden’ın düzenleyici ve yaptırımcı hamlelerinden sonra, pek çoğu Trump’ın iş dünyası dostu atamalarından memnun. Trump iş düzenlemelerini ve denetimleri geri çekiyor, daha fazla birleşmeye onay veriyor ve iş dünyasına yönelik vergi indirimlerini yasalaştırıyor.
