AB'nin stratejik öncelikleri arasına yerleşiyor
Bir yandan iklim değişikliği ve kirliliğin diğer yandan artan askeri hareketlilik ve hibrit tehditlerin ağır baskısı altında kalan Baltık Denizi, son dönemde Avrupa Birliği'nin (AB) "stratejik öncelik" verdiği alanlardan biri olarak öne çıkıyor.
Anadolu Ajansının (AA) "Çevre krizi ile hibrit tehditlerin kesiştiği Baltık Denizi" başlıklı 3 bölümlük dosya haberinin ilkinde AB'nin Baltık Denizi'nde iklim değişikliğinin yol açtığı çevresel tahribat, artan güvenlik sorunları karşısındaki yeni yaklaşımı ele alındı.
📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Coğrafi olarak İskandinavya, Orta Avrupa ve Doğu Avrupa arasında konumlanan Baltık Denizi, son yıllarda artan jeopolitik gelişmeler, enerji güvenliği tartışmaları ve bölgesel güvenlik dinamikleri çerçevesinde uluslararası kamuoyunun dikkat odağı haline geldi.
İsveç, Finlandiya, Rusya, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Almanya ve Danimarka'nın çevrelediği Baltık Denizi, iklim değişikliği kaynaklı çevresel bozulmalar, deniz ekosistemindeki kırılganlık ve artan kirlilik gibi sorunların yanı sıra Rusya-Batı gerilimi ve NATO'nun genişleme süreciyle güvenlik eksenli tartışmaların merkezine yerleşti.
Bu nedenle Baltık'ı artık sadece bir çevre meselesi değil, aynı zamanda stratejik sorun olarak gören AB, "stratejik dayanıklılık" başlığı altında ele almaya başladı.
AB Komisyonunun "çevre, su direnci ve rekabetçi bir döngüsel ekonomi" portföyünden sorumlu üyesi Jessika Roswall, Brüksel’in yaklaşımındaki değişimi, 1 Ekim'de Stockholm'de yapılan "Baltık Denizi" konulu konferansta, "Baltık Denizi’nin karşı karşıya olduğu çevresel, ekonomik ve güvenlik sorunları birbiriyle bağlantılı. Bunlara birlikte çözüm bulmak, AB için büyük önem taşıyor. Gerekli araçlara sahibiz, şimdi sıra bunları hayata geçirmekte." sözleriyle anlattı.
Bu kapsamda AB'nin Baltık için geliştirdiği yeni strateji, parçalı müdahaleler yerine, bütüncül ve eş zamanlı bir dönüşüm öngörüyor.
Komisyonun önceliklerinden biri, Baltık'a kıyısı olan ülkeler arasında siyasi koordinasyonu güçlendirmek. Bu amaçla düzenlenen söz konusu konferansta çevre, tarım ve balıkçılık politikalarının tek bir stratejik çerçevede uyumlandırılmasının hedeflendiği bildirildi.
Baltık'ın tek tek ülkelerin değil, tüm Avrupa'nın ortak sorumluluk alanı olduğunu vurgulayan yeni yaklaşımda balıkçılık politikaları bu dönüşümün en hassas başlıklarından biri.
AB, Baltık'ta yalnızca av kotalarını sınırlamakla yetinmiyor, aynı zamanda uydu izleme, dijital bildirim sistemleri ve liman denetimleriyle kayıt dışı avcılığı ve yanlış beyanları önlemeye çalışıyor. Böylece çökmüş balık stoklarının biyolojik olarak yeniden toparlanabilmesi için av baskısını gerçek anlamda kontrol altına alınması hedefleniyor.
Politikanın kısa vadede balıkçılar üzerinde ekonomik baskı yaratacağı bilinse de, Komisyon uzun vadede sektörün ayakta kalmasının tek yolunun bu olduğunu savunuyor.