Almanya’nın borç freni reformu tahvil piyasasını sarsabilir
Almanya’nın borç freni reformu, küresel tahvil piyasalarını etkileyebilir. Reform, Bund arzını artırarak ABD Hazine tahvillerine baskı yapabilir. Ancak anayasa değişikliği için parlamentoda üçte iki çoğunluk gerekiyor. Piyasalar şimdiden bu olasılığı fiyatlarken, küresel ekonomi de etkilenecek.
Almanya’nın borç freni reformu, küresel tahvil piyasalarını etkileyebilir. Reform, Bund arzını artırarak ABD Hazine tahvillerine baskı yapabilir. Ancak anayasa değişikliği için parlamentoda üçte iki çoğunluk gerekiyor. Piyasalar şimdiden bu olasılığı fiyatlarken, küresel ekonomi de etkilenecek.
ABD’de Donald Trump’ın yeniden seçilmesinin ardından tahvil yatırımcıları, piyasalardaki bir sonraki büyük satış dalgasının nereden geleceğini anlamaya çalışıyor. Ancak analistler, yatırımcıların gözünü ABD’ye dikmek yerine Avrupa’ya çevirmesi gerektiğini düşünüyor. Özellikle Almanya’nın kamu harcamalarını sıkı denetim altında tutan ve tahvil arzını sınırlayan “borç freni” kurallarındaki olası reformlar, küresel tahvil piyasalarını sarsabilir.
Bund’lar Euro Bölgesi’nin temel taşı
Almanya’nın devlet tahvilleri olan Bund’lar, Euro Bölgesi’nin finansal yapısında kritik bir rol oynuyor. Bölgedeki faiz oranlarının referans noktası olan Bund’lar, aynı zamanda küresel tahvil piyasaları için bir çıpa görevi görüyor. 2019’da Euro Bölgesi’nde durgunluk endişeleri arttığında, Bund’lara olan yoğun talep nedeniyle getiriler negatif bölgeye düşmüştü.
Almanya, mali disiplin açısından yalnızca Avrupa’da değil, dünya çapında da en güçlü ülkeler arasında yer alıyor. Bu nedenle Bund’lar, tıpkı ABD Hazine tahvilleri gibi kriz dönemlerinde yatırımcılar için güvenli liman olarak görülüyor. Ancak Almanya’nın sıkı mali politikaları, piyasa dinamiklerini de belirleyen önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.
ABD tahvil piyasası Bund’lardan etkilenebilir mi?
Genellikle ABD Hazine tahvillerinin (Treasuries) getirileri, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) politika faizine ilişkin beklentilere bağlı olarak şekillenir. Ancak bazı analistlere göre, tahvil piyasalarını değerlendirirken sadece faiz politikalarına odaklanmak yeterli değil. Tahvil arzının da fiyatlamalar üzerinde önemli bir etkisi bulunuyor.
Bu noktada Bund’ların durumu kritik hale geliyor. Almanya’nın sıkı borçlanma kuralları nedeniyle Bund’lar kıt bir varlık olarak kabul edilirken, ABD Hazine tahvilleri piyasada bol miktarda bulunuyor. Tahvil arzındaki değişimler, iki ülkenin tahvil getirileri arasındaki farkı da doğrudan etkileyebilir. Uzmanlar, Almanya’daki olası bir borç freni reformunun Bund arzını artırabileceğini ve bunun ABD tahvil piyasasını da etkileyebileceğini öngörüyor.
Borç freni reformu ne anlama geliyor?
Almanya’nın borç freni yasaları, dünya genelindeki en katı mali kurallar arasında yer alıyor. Mevcut düzenlemeye göre, Alman hükümeti yıllık bütçe açığını GSYH’nin sadece %0,35’i ile sınırlı tutabiliyor. Piyasalar Almanya’ya uzun vadeli borçlanma imkânı sunsa bile hükümet bu kurallar nedeniyle fazla borçlanamıyor.
Ancak bu sıkı mali disiplinin bazı olumsuz sonuçları da var. Özellikle kamu altyapısına yapılan yetersiz yatırımlar, son dönemde büyük bir tartışma konusu haline geldi. Bundesbank Başkanı Joachim Nagel, geçtiğimiz günlerde Financial Times’a yaptığı açıklamada, savunma harcamalarının artırılması ve ülkenin altyapısının modernize edilmesi için mali alanın genişletilmesini desteklediğini belirtti.