Avuç İçimizde Neden Çizgiler Vardır?
Avuç içi çizgileri anne karnında ortalama 12.haftada oluşmaya başlar. Batıl inanışların aksine eşyaları kaldırma, itme, çekme ve tutma gibi tüm fiziksel hareketleri yapabilmemizi sağlamaktadır. Bazı durumlarda genetik bozukluklara da işaret edebilmektedir.
Avucumuzun içini incelediğimizde birçok karmaşık çizgi olduğunu görebiliriz. Üstelik bu çizgilere birbirinden farklı kültürlerde yaşayan pek çok insan, el falı adı altında kişilik ya da gelecek ile ilgili anlamlar yükler. Fakat el falı batıl bir inançtır. Bu nedenle öncelikle sormamız gereken soru, el falı gibi bilimsel kanıtları olmayan inanışların aksine, avuç içi çizgilerimiz bilimsel olarak neden var olduğudur.
Avucumuzun İçinde Neden Çizgiler Var?
Avuç içimizdeki çizgiler bilimsel olarak ‘palmar fleksiyon kırışıklıkları’ şeklinde adlandırılır. Palmar fleksiyon kırışıklıkları el bileğimizden parmak uçlarımıza doğru uzanan çizgilerdir. Her birimiz doğduğumuzda fleksiyon kırışıklıklarına sahip olarak doğarız. Çünkü bu kırışıklıklar anne karnında 12. haftalık iken oluşmaktadır. Fleksiyon kırışıklıklarını işlevsiz gibi düşünüyor olabilirsiniz. Fakat vücudumuz uyum içinde çalışan mükemmel bir mekanizmaya sahiptir. Fleksiyon kırışıklıklarının da oluşmasının elbette bir sebebi vardır ve dermatoglifi bilimi tarafından incelenmektedir. Dermatoglifi bilimi; avuç içi, parmaklar ve ayaklarda bulunan şekilleri inceleyen bilim dalıdır. Harold Cummins ve Charles Midlo dermatoglifi alanında çalışmış ve önemli çalışmalarıyla katkıda bulunmuş bilim insanları olarak bilinmektedir.
Ellerimiz gün içinde iç organlarımızdan ayrı olarak en çok kullandığımız organlarımızdan biridir. Eşyaları kaldırma ve koyma, yazı yazma, nesneleri tutma ve itme gibi pek çok fiziksel olayı hiç zorlanmadan yaparız ve çoğu zaman ne kadar basit bir şekilde yaptığımızı bile fark etmeyiz. Fleksiyon kırışıklıkları fiziksel hareketleri yaparken elimizin, hareketin şekline uygun olarak katlanma, bükme ve germe gibi fonksiyonları gerçekleştirmesini sağlamaktadır. Bu anlattığımı isterseniz hemen deneyebilirsiniz. Elinizle açma kapama hareketleri yaptığınızda aslında fleksiyon kırışıklıklarından katlandığını görebilirsiniz.
İlkokulda kitaplarınızı ve defterlerinizi kaplarken katlanma payı bıraktığınızı hatırlayabilirsiniz. Fleksiyon kırışıklıkları da tıpkı bu mantıkla çalışmaktadır. Avucumuzdaki bu çizgiler olmasaydı normalde yaptığımız fiziksel hareketleri yapamazdık ya da yapabilmemiz için katlanma payı olarak düşüneceğimiz fazla deri sarkık bir şekilde kalır ve estetik olarak da kötü bir görüntü oluştururdu.
Her birimiz doğduğumuzda avuç içlerimizde 3 tanesi ana çizgi olmak üzere pek çok karmaşık fleksiyon çizgileri ile doğarız. Bu çizgiler ana rahminde 10. haftadan itibaren oluşmaya başlamakta ve genellikle 16. haftada tamamlanmaktadır. Oluşan çizgiler herhangi bir kaza atlatmadığımız sürece ömür boyu değişmeden bizimle kalmaktadır.

Çizgilerin karmaşık yapısı bilim insanlarını, çizgilerin fonksiyonlarını daha iyi anlamak için sınıflandırma sistemi oluşturmaya itmiştir. Sınıflandırmaya göre, avucumuzu açtığımızda en üstteki yatay çizgi ‘distal palmar kıvrım’dır. Bu çizginin hemen altındaki ikinci yatay çizgi ise ‘proksimal palmar kıvrım’ olarak adlandırılmıştır. Proksimal palmar kırışıklıktan başlayarak bileğimize doğru inen dikey çizgi ise ‘tenar kıvrım’ ya da ‘radyal boyuna kıvrım’ olarak adlandırılmıştır. Bilim insanları tarafından her üç çizgi de birincil palmar kıvrım sınıflandırmasına girmektedir.