Bitkilerin Hastalıklara Karşı Kendilerini Koruma Mekanizmaları Var Mıdır?
Birçok farklı zararlı organizma ve dış etmenle baş edebilmek için bitkilerinde kendilerini savunmak üzere geliştirdikleri çeşitli tepkiler içeren bağışıklık mekanizmaları vardır.
Hayatımızın devamlılığı bir bakıma yeşil bitkilere, onların gerçekleştirdikleri hayati tepkimelere ve onlardan elde edilen ürünlere bağlıdır. Otçul da etçil de beslensek birincil besin kaynağı olarak bitkilere ihtiyaç duyarız. Bu yüzden bitkilerin sürdürülebilir üretimleri ve verimleri bizler için çok önemlidir. Bu amaçla sık sık doğayı koruma konusunda çalışmalar ve bilgilendirmeler yapılmaktadır. Peki sizce bitki alemini koruyan tek faktör biz miyiz? Bitkiler kendilerini korumak için mekanizmalar geliştirmişler midir? Biz insanlarda olduğu gibi onlarda da hastalıklara karşı savaşan bir bağışıklık sistemi var mıdır? Genel olarak hareketsiz olan bitkiler kendilerini olumsuz faktörlerden nasıl korurlar?

En basit yapılı canlılarda bile kendinden olanı tanıma ve yabancıyı ayırt edebilme yeteneği mevcuttur. Omurgalılarda yabancı maddelerin organizmaya girmesi ile başlayan birbiri ile ilişkili birçok biyolojik reaksiyon gerçekleşir. Yabancı maddeye karşı savunma yanıtlarının oluşması için birçok sistem, organ ve hücre görev alır. Bitkiler hareketsiz canlılardır ve bulundukları yerde çok sayıda zararlı organizma ve dış etmenle ile baş etmek durumunda kalırlar. Bu yüzden birçok zararlı organizmaya karşı doğal savunma mekanizmaları geliştirmişlerdir. Hayvanlar gibi bitkiler de topluca patojen olarak adlandırılan bakteri, virüs ve mantarların neden olduğu hastalıklara karşı kendilerini savunmak zorundadır. Hem bitkiler hem de hayvanlar, patojenlerin organizmaya ulaşmasını engelleyen temel fiziksel yapılara sahiptir. Bir bitkinin dış tabakası patojenleri dışarıda tutan ilk savunmadır. Bitkinin dış tabakası olan epidermisin kendisi de belirli bitki kısımlarında ek katmanlarla korunur. Bu ek koruma katmanlarına örnek olarak, ağaç kabukları ve yapraklar üzerinde mumsu bir kütiküla tabakaları verilebilir. Bu fiziksel savunma bariyerlerinin haricinde bitkiler ayrıca patojenler veya böcekler için toksik olan kimyasallar üretirler. Bu maddelerin pek çok farklı türü vardır ve çok azı tanıdıktır. Bu maddeler insanlar için zararlı değildir. Örneğin, kahve, çay ve kakaoda bulunan kafein, birçok patojenik mantar için toksiktir.
Patojenler dış savunmaları aşıp organizmayı işgal ettiğinde yani organizma patojen tarafında enfekte olduğunda, bağışıklık sistemini devreye girer. Bitki bağışıklık sistemi, bazı yönlerden hayvan bağışıklık sistemlerine benzer, ancak yine de önemli farklılıkları vardır. Örneğin insanlar, tüm omurgalılar gibi, vücuda giren istilacıları aramak için tüm organizmanın etrafında dolaşan, özel hücreleri içeren bir bağışıklık sistemine sahiptir. Ayrıca, daha önce karşılaşılmış patojenleri tanıyabilen ve tekrarlayan enfeksiyonlara karşı bağışıklık kazanabilen adaptif bir bağışıklık tepkisi oluşturulabilir. Ancak, bitkiler hem bu tarz mobil bağışıklık hücrelerinden hem de adaptif bir bağışıklık sisteminden yoksundur. Bitki bağışıklık sistemi, yalnızca tüm hücreler için aynı olan bireysel hücre seviyesinde çalışır. Bu bağışıklık sisteminin iki aşaması vardır. İlk olarak belirtilmelidir ki bitki hücresi, bir patojenle ilişkili spesifik moleküler kalıpları tanıyabilen çeşitli reseptörlere sahiptir. Bitki hücrelerinin tanıdığı patajonle ilişkili bu spesifik modeller, mikropta bulunan proteinler olabilir. Bitki hücresi buna benzer bir örüntü tanındığında, bitki savunma sistemlerini harekete geçirir. Harekete geçen savunma sistemi ile patojenin bitkide kolonize olarak çoğalması ve yayılması zorlaştırılır. Bu sistemin ürettiği bazı savunma tepkileri, alkalizasyonu veya antimikrobiyal bileşiklerin üretimini artırarak bitki hücresi ortamını patojen için toksik hale getirmeyi kapsar. Diğer tepkiler ise stomaların kapanması veya hücre duvarlarının kalınlığının artması gibi zırhlama savunmalarını tetikler.