Britanya ticaret savaşını kazandı mı?
Trump’ın yüksek tarifeleri, Britanya ve Avrupa Birliği’ni ABD ile farklı koşullarda ticaret yapmaya zorladı. Ancak viskiden peynire, giyimden otomobile kadar farklı ürünlerdeki tarife yapıları, hangi tarafın daha avantajlı olduğu sorusunu karmaşık hale getiriyor.
Trump’ın yüksek tarifeleri, Britanya ve Avrupa Birliği’ni ABD ile farklı koşullarda ticaret yapmaya zorladı. Ancak viskiden peynire, giyimden otomobile kadar farklı ürünlerdeki tarife yapıları, hangi tarafın daha avantajlı olduğu sorusunu karmaşık hale getiriyor.
15 Eylül 2025, 12:16 Güncelleme: 16 Eylül 2025, 11:23
ABD Başkanı Donald Trump, dünya genelindeki hükümetleri yüksek tarifelerle şaşkına çevirdiğinde Britanya, ithalatların çoğuna yüzde 10’luk tarifeleri sabitleyen ve kilit endüstrileri koruyan bir ticaret anlaşması yapmakta hızlı davrandı. Diğer anlaşmalar ortaya çıktıkça, Britanya’nın hızlı harekete geçmesi yerinde görünüyordu. Özellikle Avrupa Birliği’ni ürünlerin çoğunda yüzde 15’lik daha yüksek bir tarife oranıyla karşı karşıya bırakan bir anlaşma sonrası. Ancak bu anlaşmalar dikkatle incelenince, ticaret hesaplamalarının çok daha karmaşık olduğu görülüyor.
Trump küresel ticaret kurallarını altüst ederken, genel tarife oranları yalnızca bir başlangıç noktası. Ülkeler, ürüne göre değişen tarife oranlarıyla karşı karşıya kalıyor; bu da hükümetlerin, ithalatçıların ve işletmelerin nasıl çalıştığını karmaşık hale getiriyor. Kazanan ya da kaybeden ülkeler net değil.
Dengesiz rekabet
Britanya ve Avrupa Birliği komşu olduğu ve Britanya 2020’ye kadar AB üyesi olduğu için, iki ekonominin yaptığı anlaşmalar sıklıkla karşılaştırılıyor. Ürünleri zaten Amerikan tüketicileri için rekabet halindeydi ve bazı durumlarda artık bu rekabet daha dengesiz bir zeminde gerçekleşecek. New York Times viski, giyim, otomobil ve peynir gibi dört özel ürün üzerindeki tarifeleri yakından inceledi. Buna rağmen hangi anlaşmanın daha iyi ya da kötü olduğunu söylemek oldukça zor.
AB anlaşması Britanya’nınkinden nasıl daha iyi olabilir? Peynir iyi bir örnek sunuyor. Avrupa Birliği’nin ticaret anlaşması, yalnızca önceden daha yüksek olanlar hariç, ürünlerin çoğunda yüzde 15’lik sabit bir oran içeriyor. Buna karşılık, Britanya’nın yüzde 10’luk oranı, çoğu mevcut tarifelerin üstüne ekleniyor.
Hollanda menşeli popüler Gouda peyniri için Avrupa Birliği’nin yüzde 15’lik tarifesi geçerli. Ancak İngiliz Cheddar peyniri için, mevcut tarifelerin üstüne yüzde 10 daha eklendiğinden, ABD’ye ihracatında toplamda yüzde 22’lik bir oranla karşılaşabilir. Londra’daki Neal’s Yard Dairy firmasının genel müdürü David Lockwood’a göre ABD’ye gönderilen peynirin her yaklaşık 500 gramı için daha önce ortalama 1,20 dolar vergi uygulanıyordu. Şimdi bu tutar yaklaşık 2 dolara çıkacak.
“Avrupa yüksek tarifeli ürünler için daha iyi bir anlaşma yaptı”
Britanya’nın yüzde 10’luk tarifesi mevcut oranların üstüne eklendiğinden, bu durum zaten yüksek vergiye tabi olan sektörlerde en çok hissediliyor. ABD’ye yapılan Avrupa ithalatları genellikle lüks ürünlerden oluşuyor ve ek maliyetler fiyat hassasiyeti olan müşterileri caydırabilir.
