CHP’nin yılbaşı programı belli oldu
CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, yeni yılı tutuklu belediye başkanlarına destek için Silivri Cezaevi önünde karşılayacaklarını açıkladı.
CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, cezavinde bulunan hasta tutuklular Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ve Gezi davasından tutuklu Tayfun Kahraman'ın tutuksuz yargılanması gerektiğini vurgulayarak, "Bu yol arkadaşlarımız bir hukuksuzluğun kalıcı bir hasar olarak, bir sağlık sorunu olarak kendilerine dönülmez bir yol açtığı haldeler. Bu üç arkadaşımız sağlık sorunlarıyla cezaevinde baş etmeye çalışıyorlar" dedi. Akdoğan, 31 Aralık Çarşamba günü Ankara’dan parti otobüsüyle Silivri'ye gideceğini ve yılbaşına Silivri Cezaevi’nde gireceğini belirterek, “Bize bu sene dayanışma içinde, arkadaşlarımızla omuz omuza olamasak da yürek yüreğe o cezaevinin önünde olmak düştü” ifadelerini kullandı.
CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. 2025 yılının Türkiye için çok zor geçtiğini söyleyen Akdoğan, 19 Mart itibarıyla Türkiye’de bir yargı darbesi sürecinin yaşandığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye bu mezalimin ışığında gerek sosyal gerek ekonomik gerek kültürel bir mutsuzluk içinde. Sokakta insanların yüzü gülmüyor, bunu görüyoruz. Cebinde paraları yok, bunu biliyoruz. Ama çokça vesileyle hukukla cepteki paranın bağlantısını parlamento kürsüsünde, sokakta, televizyon programlarında anlatmıştık. 2025 yılında yaşadığımız mezalimin, 2025 yılında çok daha ağır koşullarda ortaya çıkan bu hukuksuzluk tablosunun başka bir sonucu var. Evet, arkadaşlarımız cezaevinde. Evet, Silivri Cezaevi doldu taştı. Evet, Türkiye’nin çeşitli cezaevlerinde büyük sorunlar yaşanıyor. Evet, Ekrem İmamoğlu’nun yol arkadaşı olmak, CHP’li olmak, iktidara namzet olmak birilerini korkutuyor ama bu durumu çok daha fazla, çok daha acı bir şekilde yaşayan dostlarımız var.
"BÖCEK, ÇALIK VE KAHRAMAN, HUKUKSUZLUĞUN SAĞLIK SORUNU OLARAK KENDİLERİNE DÖNÜLMEZ BİR YOL AÇTIĞI HALDELER”
Bugünkü basın toplantısını düzenlememizin nedeni, içinde bulunduğumuz bu durumda, yaşadığımız hukuksuzlukta, yaşadığımız garabette Sayın Muhittin Böcek’in, Sayın Murat Çalık’ın ve sevgili dostumuz Tayfun Kahraman’ın durumudur. Herkes yargılanabilir, herkes tutuklu da yargılanabilir. Evet, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum çok kişiyi, çok aileyi etkilemiştir ancak Muhittin Böcek’in, Tayfun Kahraman’ın ve Murat Çalık’ın durumu bambaşkadır. Bu yol arkadaşlarımız bir hukuksuzluğun kalıcı bir hasar olarak, bir sağlık sorunu olarak kendilerine dönülmez bir yol açtığı haldeler. Bu üç arkadaşımız sağlık sorunlarıyla cezaevinde baş etmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla 2025 yılının sonuna geldiğimizde, ben herkes için adalet diliyorum ancak bu basın toplantısını cezaevinde sağlık sorunlarıyla boğuşan Tayfun Kahraman, Murat Çalık ve Muhittin Böcek için yapıyorum.
"MUHİTTİN BÖCEK GÜNDE 22 İLAÇ ALIYOR, MURAT ÇALIK 25 KİLO VERDİ"
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek 22 ilaçla hayatını sürdürüyor. Günde 22 ilaç alan birinin cezaevinde kalıp kalmaması durumuyla ilgili bana sorarsanız ayrıca bir sağlık raporuna ihtiyaç yoktur. Birisi günde 22 ilaç alıyorsa o ağır hastadır. Muhittin Böcek günde 22 ilaç kullanan biri olarak neden cezaevinde tutuluyor, neden yargılaması tutuklu yapılıyor? Bunun cevabını verebilecek olan biri var mı? Veya aldığı 22 ilaca derman bekleyen o hastalıklar Muhittin Böcek’in vücudunda kalıcı hasarlar bırakırsa bunun hesabını kim, nasıl verecek? Lösemi, lenfoma bu hastalıkların Çalık Başkan’ın vücudunda kol gezdiği, Başkan’ın hastalığı nedeniyle 25 kilo verdiği ortada. Birisi cezaevinde çok kısa bir süre içerisinde 25 kilo veriyorsa Adli Tıp Kurumu’nun raporları önemseyip önemsememesi mevzu bahis olmamalıdır. Murat Çalık’ın annesinin duaları, Murat Çalık’ın ne kadar şifaya kavuşmasına, hayatta kalmasına neden oluyorsa annesinin içine sinmeyen bu halleri de Murat Çalık’a bunları reva görenlere dönüp dolaşıp gelir, ayağına takılır. Anaların üzüntüsü, yavruların üzüntüsü bir başka şeye benzemez. Murat Çalık’ın ailesi, Çalık Başkan cezaevine nasıl girdiyse öyle yanında görmek istiyor.
"BİR YEREL MAHKEMENİN AYM KARARINI TANIMAMASI, HER SÖYLENDİĞİNDE TÜYLERİ DİKEN DİKEN ETMELİDİR”
Tayfun Kahraman dört yıldır cezaevinde. Tayfun Kahraman bizim ‘onurumuzdur’ dediğimiz Gezi’nin mağdurlarından olmuştur. Tayfun Kahraman cezaevinde MS hastalığıyla mücadele etmektedir. MS öyle sıradan bir hastalık değil. MS bir kas hastalığı ancak insanın beynine, gözüne vurabilecek ciddi sağlık sorunlarını da kendisi kadar ciddi olan sağlık sorunlarını da beraberinde getirebilecek, tetikleyebilecek bir hastalık. 2005 yılından beri, yani 20 yıldır Tayfun bu hastalıkla uğraşıyor. Tedavi olmasına karşın cezaevi koşullarında MS hastalığı tekrar atağa geçti ve Tayfun şu anda sol bacağını boşa basıyor. Bu MS hastalığıyla ilgili bir heyet raporu var bu heyet raporu AYM’ye sunuldu, öncelikli değerlendirme talep edildi. ‘Tayfun Kahraman ile ilgili hak ihlali kararı vardır’ diyen AYM, bu heyet raporunu da inceledi. Ancak İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin bu kararını tanımadı. Bir yerel mahkemenin AYM kararını tanımamasıyla ilgili bir haberi, bu basın toplantısında bir başlık olarak açacağımı söylediğimde danışman arkadaşlarım bana, ‘Gazeteler veya televizyonlar bunu gündem yapmayabilir. Bu çok söylendi’ dediler. Doğru çok söylenmiş olabilir, doğru çok konuşulmuş olabilir, doğru üstüne çok gidilmiş olabilir. Her söylendiğinde dikkat çekmelidir, her söylendiğinde haber olmalıdır, her söylendiğinde tüyleri diken diken etmelidir. İşte elimde bir Anayasa metni duruyor. Bu gördüğünüz Anayasa metninin içinde çok bariz bir şey yazıyor: ‘Madde 153 AYM’nin kararları kesindir. AYM kararları yasama-yürütme-yargı organlarını, idare makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.’
"TAYFUN KAHRAMAN DERHAL AYM KARARI UYGULANARAK TUTUKSUZ YARGILANMALIDIR”
Bunu çokça kez söylemiş olmamız, bir yerel mahkemenin AYM kararlarına uyup uymamasının haber değerini düşürür mü? Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin altıncı maddesi ortada dururken, Anayasa madde 36 ortada dururken, Anayasanın ikinci maddesinde hukuk devleti olduğumuz yazılıyken Tayfun Kahraman’ın içinde bulunduğu durum ve AYM kararının uygulanmaması neyin nesidir? Tayfun Kahraman’ın bu heyet raporuyla ilgili durumda AYM kararı bir kez daha ilk derece mahkemesi tarafından tanınmamıştır. Tayfun Kahraman somut ve kalıcı bir hasar edinirse, MS hastalığı Tayfun Kahraman’ın vücudunda somut ve kalıcı olarak bir hasar bırakırsa bunun hesabını kim ödeyecek? Bunun sonucunda çıkan tazminat neye yarayacak? Tayfun Kahraman eğer kızı Vera’ya, eşi Meriç’e somut ve kalıcı bir hasarla ulaşırsa, somut ve kalıcı bir hasarla evine dönerse bunun hesabını kimse veremez. AYM, derhal ikinci başvuruyu esastan değerlendirmelidir. Tayfun Kahraman ring araçlarında eziyetle değil, ihtimamla tedavi edilmelidir. Tayfun Kahraman, ‘Geç kalındı, bugün yoktun’ diyerek ilacından mahrum bırakılmıştır. Tayfun Kahraman derhal AYM kararı uygulanarak yeniden ve tutuksuz yargılanmalıdır.
"YENİ YILA SİLİVRİ CEZAEVİ ÖNÜNDE GİRECEĞİM”
31 Aralık günü, CHP’nin otobüsüyle Ankara’dan hareket ederek Silivri Cezaevi’ne gideceğim. İstanbul’daki yol arkadaşlarımızla birlikte; PM Üyemiz Sayın Tolga Sağ, İstanbul kurultay delegemiz Sayın Muharrem Temiz birlikte olmak üzere geceyi Silivri Cezaevi’nin önünde, parti otobüsünün içinde geçireceğiz. 31 Aralık akşamında herkes ailesiyle yeni yıla girmeye hazırlanırken ben ve arkadaşlarım yeni yıla Silivri Cezaevi’nin önünde gireceğiz. Silivri Cezaevi’nin bize ziyaret bakımından açık olduğu saatler içerisinde, Silivri Cezaevi’ndeki arkadaşlarımı ziyaret edeceğim. O akşam aynı zamanda sanatçı kimlikleri de bulunan Sayın Tolga Sağ ve Sayın Muharrem Temiz le birlikte CHP’nin otobüsünün içinde birkaç tane de umut türküsü söyleyeceğiz. İstanbul İl Başkanımız Sayın Özgür Çelik ve bir grup hukukçu arkadaşımız yine cezaevinde olacak.
"GENEL BAŞKANIMIZIN SERGİLEDİĞİ VEFA ÖRNEĞİNİN BİR TEZAHÜRÜ OLARAK ORADA OLACAĞIZ”
Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in 19 Mart yargı darbesinin ardından Türkiye’de ne kadar büyük bir vefa örneği sergilediği, bir hak mücadelesinde, bir adalet mücadelesinde nasıl dimdik durduğunu hep birlikte görmüştünüz. CHP Lideri’nin yaklaşık bir yıldır sürdürdüğü bu vefa mücadelesinin, hak mücadelesinin, adalet mücadelesinin bir tezahürü olarak biz de liderimiz, Genel Başkanımız Sayın Özgür Otel’in bu tavrını bir kez daha ortaya koyacak bir iş yapıyoruz ve yeni yıla CHP otobüsünün içinde, Silivri Cezaevi’nin önünde, varillerin içinde yakacağımız odunlarla zaman zaman ısınarak, zaman zaman otobüsün içine girip cezaevinin önünden koğuşların içine bir türkü salarak orada olacağız. Dolayısıyla bize de bu sene maalesef ailemizle birlikte değil ama ne mutlu dayanışma içinde, ne mutlu arkadaşlarımızla omuz omuza olamasak da yürek yüreğe o cezaevinin önünde olmak düştü. Bir kitlesel çağrı yapmıyoruz. Biz gönlü Silivri’de olan, gönlü Ekrem İmamoğlu ile olan, gönlü belediye başkanımız, bürokratlarımız, şoför arkadaşlarımız, çaycı arkadaşlarımız, özel kalem müdürlerimiz; orada Silivri’de bu mezalimi yaşayan arkadaşlarımızla birlikte olan herkes adına orada olacağız, cezaevinde olacağız.
"ÖNÜMÜZDEKİ YILA BELKİ DE ÇANKAYA KÖŞKÜ’NDE GİRECEĞİZ”
Önümüzdeki yıl CHP’nin iktidarında, bugün Silivri’de cezaevinde olan Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığında, belki de Cumhurbaşkanlığı sıfatını üstünde taşıması nedeniyle Çankaya Köşkü’nde gireceğimiz yeni yıla; bu sene Silivri Cezaevi önünde gireceğiz. Akşam 19.00’dan sonra zaman zaman Özgür Çelik Başkanımızın, zaman zaman Grup Başkanvekilimiz Sayın Ali Mahir Başarır ve programları nedeniyle bugün gün içerisinde netleştirceğimiz şekilde diğer katılımcıların da bir arada olmasıyla Silivri’yi yalnız bırakmayacağız.”
Odatv.com