Coğrafi işaretlerin değerini arttırmak için ne yapılmalı?
Finike'de yıllık ortalama 150 bin-200 bin ton civarında portakal üretim kapasitesi varken, İstanbul haline giren kayıtlı Finike portakalı miktarı yıllık 400 bin-450 bin ton civarında. Ürün özgün olduğunda sahtesi de çok oluyor. Bu durum “Coğrafi İşaret Tecavüzü” olarak da adlandırılıyor. Bu noktada coğrafi işaretin önemi ve değerinin yükseltilmesi için yapılması gerekenler önem kazanıyor.
Finike'de yıllık ortalama 150 bin-200 bin ton civarında portakal üretim kapasitesi varken, İstanbul haline giren kayıtlı Finike portakalı miktarı yıllık 400 bin-450 bin ton civarında. Ürün özgün olduğunda sahtesi de çok oluyor. Bu durum “Coğrafi İşaret Tecavüzü” olarak da adlandırılıyor. Bu noktada coğrafi işaretin önemi ve değerinin yükseltilmesi için yapılması gerekenler önem kazanıyor.
Coğrafi işareti kısaca bir ürünü gösteren yer adı olarak tanımlıyoruz. Farkı ve ünü yöresinden kaynaklanmalı hatta ürün; Malatya kayısısı, Antep baklavası, Afyon kaymağı, Ayaş domatesi, Aydın kestanesi, Bursa şeftalisi gibi o yer adı ile anılmalı. Ülkemiz bu açıdan tam bir cennet. Bulunduğumuz coğrafyadaki mikro klima, özgün ekosistem, mevsimlerin zenginliği, üretim açısından mükemmel bir ortam sağlayan ısı geçişleri, rakım gibi etkenler çok çeşitli ürünlerin yetişmesine imkân sağlıyor ki bu çeşitlerin önemli bir bölümü de endemik. Yani dünyanın başka yerinde yetişme ihtimali olmayan yöreye özgü türler.
Türkiye'de Avrupa'dan fazla endemik tür var
Ülkemizde doğal olarak yetişen 11 bin bitkiden üçte biri endemik tür. Tüm Avrupa’da toplam 3 bin endemik tür bulunurken Türkiye’de bu sayı 3 bin 500 türü geçiyor. Ülkemizde coğrafi işaret Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından veriliyor. Başvurular sonrası tesciller genelde TOBB tarafından alınıyor. Avrupa’da ise bu işlem Birlik ve Kooperatifler üzerinden yapılıyor. Türkiye’de tescilli ürün sayısı bin 686’yı buluyor, başvuru yapıp sonuç bekleyen ürün sayısı ise 656.
Ürün tescillendiğinde ürünün ayırt edici özellikleri; üretim aşamaları, alanı, tarihçesi, şekli bir bir tarif edilir. Tıpkı bir yemek tarifi gibi. Ürün ancak tarif edilen koşullarda ve biçimde üretildiğinde coğrafi işaret tanımına uyar ve onunla anılır. Tabii beşeri faktör de çok önemli ve insan ustalığı da kayıt altına alınıp tarif edilir. Tıpkı usta ellerde şekillenen Antep baklavası, Maraş dondurması, Kastamonu pastırması, Mersin cezeryesi gibi.
Ayşin Işıkgece
Tescilli Coğrafi İşaret ile birlikte, amblemin kullanımı zorunludur. Bu sayede tüketici açısından farkındalık oluşturulur, denetim açısından kolaylık sağlanır. Bu ürünün taklitlerinden ayırt edilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Tüm portakallar özgün aroması ve bu aromayı oluşturan Finike bölgesindeki özel mikro klima ortamının yarattığı lezzeti barındırmaz ama satıcıla; ürünün ona benzemesi ister, ismini kullanır, taklit eder. Tıpkı taklit edilen Versace, Balenciaga, Fendi markaları gibi.
Finike'de coğrafi işaret olarak tanımlanan bölgede yıllık ortalama 150 bin-200 bin ton civarında portakal üretim kapasitesi varken, İstanbul haline giren kayıtlı Finike portakalı miktarı yıllık 400 bin-450 bin ton civarında. Ürün özgün olduğunda ünü eşsiz lezzeti ile anılınca sahtesi çok olur. Bu durum “Coğrafi İşaret Tecavüzü” olarak da adlandırılıyor. İşte tam da bu noktada coğrafi işaret eşsiz ürünün sahtelerinden ayrılması sağlıyor. E-ticarette maalesef bu tecavüz daha üst boyutlarda. Tescil bu tecavüzü önlüyor. Ancak bir şartla o da DENETİM!