Dünya'nın Kendisi Canlı Bir Organizma Olabilir Mi? Gaia Hipotezi Nedir?
Şimdiye kadar Dünya üzerindeki işleyişi açıklayan, bu işleyişin nasıl sağlandığına ve devam ettirildiğine dair farklı kanıtlar ve görüşler öne süren birçok çalışma yapılmıştır. Gaia Hipotezi de bu çalışmalardan bir tanesidir.
Şimdiye kadar Dünya üzerindeki işleyişi açıklayan, bu işleyişin nasıl sağlandığına ve devam ettirildiğine dair farklı kanıtlar ve görüşler öne süren birçok çalışma yapılmıştır. Gaia Hipotezi de bu çalışmalardan bir tanesidir. Hipotez, dünyayı bir süper organizma olarak görür. Bu organizmada, atmosfer, okyanuslar, kara ve canlılar gibi farklı parçalar, organizmanın sağlığını korumak için birlikte çalışır. Bu, bedenin farklı organlarının ve sistemlerinin bir arada çalışarak sağlığı ve dengeyi korumasına benzer.
Gaia Hipotezi Nedir?
Gaia hipotezi, gezegenimizin yaşamını bir bütün olarak ele alan, yaşam formlarının ve cansız olarak düşünülen doğanın birbirleriyle etkileşim içinde olduğunu öne süren bir görüştür. Bu görüşte gezegenin kendi kendini düzenlemesi ve etkileşimli kontrol mekanizmalarına dair bilgi yer almaktadır.
Gaia hipotezini araştıran bilim insanları, biyosferin ve yaşam formlarının gelişimini incelemektedir. Bu bağlamda küresel sıcaklık, okyanus tuzluluğu ve atmosferdeki oksijen miktarı gibi faktörleri yaşam dengesine nasıl katkıda bulunduğunu gözlemlemeye odaklanırlar. Bu hipoteze göre Dünya'nın farklı katmanları olan biyosfer, atmosfer, hidrosfer ve pedosfer (toprak küre) birbirine sıkıca bağlı bir şekilde kendi kendini düzenleyen karmaşık bir sistemdir.
Gaia, yaşamın geri bildirim döngüleriyle bilinçsizce düzenlenen bir sistemdir. Bu döngüler, canlıların, özellikle de mikroorganizmaların, inorganik maddelerle etkileşimine dayanır. Bu sayede, gezegenin yüzey sıcaklığını, atmosfer bileşimini ve okyanusların tuz miktarını düzenleyen bir küresel kontrol sistemi oluşturulur.
- Okyanuslardaki Tuz Miktarı
Okyanuslardaki tuz miktarı, uzun bir süredir %3,4 seviyesinde sabit bir haldedir. Bu tuz miktarının seviyesi önemlidir. Birçok organizma %5’in üzerindeki tuzluluk seviyesine tolerans gösteremez. Aslında okyanus tuzluluğunun bu kadar uzun süre sabit kalması çözülemeyen bir gizemdir. Çünkü nehir tuzlarının okyanus tuzlarına olan katkısı, okyanustaki tuzluluğu beklenenden çok daha az etkilemektedir.

- Atmosferdeki Oksijenin Düzenlenmesi
Dünya'nın atmosferi, yaşam için ideal koşulları sağlayarak sabit kalır. Atmosferde bulunan gazlar genellikle organizmalar tarafından işlenir. Gaia hipotezi, Dünya'nın atmosfer bileşiminin yaşamın varlığıyla dinamik bir şekilde dengede tutulduğunu öne sürmektedir. Bu durum, canlılık olmayan gezegenlerde ise dengelenmemiş ve canlılığa uygun olmayan şekilde devam etmiştir.
Dünya atmosferi genellikle %78,09 azot, %20,95 oksijen, %0,93 argon, %0,039 karbondioksit ve az miktarda metan gibi diğer gazları içerir. Oksijen, flordan sonra atmosferdeki en reaktif ikinci gazdır. Normalde oksijen, Dünya'nın kabuğundaki gazlar ve minerallerle reaksiyona girer. Bu etkileşim sonucunda oksijen miktarı dengelenir.
