Efes Antik Kenti kültürel bakımdan çok önemli eski bir Yunan şehri olup Efes'te yerleşimin izleri MÖ 7000'lere kadar dayanmaktadır. Antik kent, halihazırda İzmir'in Selçuk ilçesinde bulunmaktadır. Bölgede Çukuriçi Höyük gibi Neolitik yerleşimin izlerine rastlanmaktadır. Kaystros (Küçük Menderes) deltası…
Efes Antik Kenti kültürel bakımdan çok önemli eski bir Yunan şehri olup Efes'te yerleşimin izleri MÖ 7000'lere kadar dayanmaktadır. Antik kent, halihazırda İzmir'in Selçuk ilçesinde bulunmaktadır. Bölgede Çukuriçi Höyük gibi Neolitik yerleşimin izlerine rastlanmaktadır. Kaystros (Küçük Menderes) deltası ve kıyı çizgisi zamanla değiştiği için hem yerleşim yeri hem de liman alanlarının zaman içinde farklı konumlara kaymıştır.[1]
Efes, Helenistik ve Roma İmparatorluk dönemlerinde oldukça önemli bir liman kentiydi. Bu nedenle çağının önde gelen ticaret ve politika merkezleri arasında yer alıyordu. Ayrıca Anadolu'nun yerel ana tanrıça geleneklerinden etkiler taşıyan Artemis Ephesia kültürünün büyük tapınağı Artemis Tapınağı gibi yapılara sahip olması, Efes'in kültürel bağlamda da özel bir kent olmasını sağlamıştır.
Günümüzde Efes Antik Kenti, barındırdığı çok önemli yapılar sayesinde önemli bir kültürel birikimin taşıyıcısı olarak kabul edilmektedir. Memmius Anıtı, Traian Çeşmesi, Mermer Cadde, Artemis Tapınağı başta olmak üzere birçok yapı; Efes Antik Kenti sınırları içerisinde yer almaktadır.[2]
Tüm Reklamları Kapat
Bu yazımızda Efes Antik Kenti'nin tarihinden bahsedip kentte yer alan yapıların mimari özelliklerini detaylandıracağız. Bununla birlikte kentin neden günümüzde de önemini koruduğundan bahsedeceğiz.
Efes Antik Kenti'nin Tarihçesi
Efes Antik Kenti, tarih içinde birkaç kere yeniden kurulmuştur. Günümüzde gezilip görülen Efes, genellikle 3. Efes olarak bilinmektedir. Bölgedeki yerleşimin tarihçesi MÖ 7 binlere kadar uzanmakta olup Efes, Hititler Dönemi'nde Apasas olarak adlandırılmıştır. O dönemlerde MÖ 1050 yıllarında Yunanistan'dan gelen göçmenlerin de yaşadığı bir kent olarak bilinmektedir.
Bugün gezilen Efes’in kentsel dokusu, MÖ 3. yüzyıl başlarında Lysimakhos’un yeniden planlamasıyla şekillenmiştir. Eski şehir, Artemision çevresinde kalmıştır. Yeni Efes'in kuruluş yılı MÖ 300'lere tekabül eder. Farklı medeniyetlerin egemenliği altına giren Efes, Bizans Dönemi'nde yerleşim odağı olan Ayasuluk Tepesi (Bugünkü Selçuk) çevresine gelmiştir. Efes ve çevresi; Neolitik Dönem'den başlayarak sırasıyla Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı Dönemleri boyunca yerleşim görmüştür.
Neolitik Dönem
Efes çevresinde yerleşim izleri Neolitik Dönem'e kadar uzanmaktadır. Yaklaşık MÖ 7 binli yıllarda Efes'in iskan edilmiş olduğu gözlemlenmektedir. Efes'in yakınlarında bulunan Arvalya ve Çukuriçi olarak adlandırılan höyükler, Efes'in Neolitik Dönem'e kadar uzandığını kanıtlar niteliktedir. Çukuriçi Höyüğü tespit kazıları 1995 yılında başlamış olup 1995-96 yıllarında kurtarma kazıları yapılmıştır. Selçuk, Aydın ve Efes yol üçgeninin yaklaşık 100 m batısında yer alan bu höyükte yapılan kazılar sonucunda taş ve öğütme aletleri gibi çeşitli kalıntılar ortaya çıkarılmıştır.
MÖ 1050'li yıllarda, Yunanistan'dan gelen İon göçmenlerin de bölgeye yerleşmesiyle birlikte Efes, kültürel anlamda şekillenmeye başlamıştır. Yerleşim, MÖ 7-6 yüzyıllarda Artemis Tapınağı ve çevresinde yoğunlaşmıştır.
Roma Dönemi
Roma İmparatorluğu Dönemi'nde Efes, Asya Eyaleti'nin başkentidir. Özellikle Roma Dönemi'nde kentte çok sayıda mermerden anıtlar yapılmaya başlanmıştır. Daha önce liman kenti olarak bilinen Efes'te, limanın MS 4. yüzyıl civarında Küçük Menderes ve Marnas Çayı'nın getirdiği alüvyonlarla dolması ile ticaretin gerilemeye başladığı gözlemlenmiştir. Bu durum Efes için son derece olumsuzdur. 7. yüzyılda Efes'e Arapların saldırdığı görülmektedir. Dolayısıyla Bizans Dönemi'nde, Arapların saldırması ve diğer etkenler nedeniyle Efes bir kere daha yer değiştirmek zorunda kalmış ve Ayasuluk Tepesi'ne kaymıştır.
Efes Antik Kenti'nde Öne Çıkan Yapılar Nelerdir?
Efes Antik Kenti tarih boyunca farklı medeniyetlerin egemenliği altına girdiği için kültürel çoksesliliğe işaret eden yapıların bulunduğunu ifade etmek mümkündür. Ayasuluk Tepesi'nde Aziz Yuhana Bazilikası; Bülbüldağı'nda Meryem Ana Kilisesi ve ana antik kentte Hadrian Tapınağı, Celsus Kütüphanesi, Serapeion gibi çok önemli yapılar yer almaktadır.
Efes Antik Kenti ve yakın çevresi, farklı dönemlere ait çok katmanlı yapılarıyla dikkat çeker: Hristiyanlık geleneği açısından önemli kabul edilen Meryem Ana Evi, Roma döneminin anıtsal kamusal mimarisini temsil eden Celsus Kütüphanesi, Domitian Tapınağı, Hadrian Tapınağı ve Serapis Tapınağı gibi kutsal yapılar; kentsel yaşamın merkezleri olan Odeon, Prytaneion, Domitianus Meydanı, Büyük Tiyatro ve Yamaç Evler; kentin anıtsal dolaşım akslarını oluşturan Mermer Cadde, Liman Caddesi, Magnesia Kapısı, Mazeus ve Mithridates Kapısı ve Herakles Kapısı ile tamamlanır. Roma kent yaşamının altyapı ve sosyal yönlerini yansıtan Traianus Çeşmesi, Anıtsal Çeşme, Hamam ve Umumi Tuvalet, Liman Gymnasiumu, Liman Hamamı, Doğu Gymnasiumu, Tiyatro Gymnasiumu, Heroon, Saray Yapısı ve Stadyum Caddesi gibi yapılar kentin gündelik ve törensel işlevlerini ortaya koyar. Bizans ve Türk-İslam dönemlerine ait katmanlar ise St. Jean Bazilikası, Yuhanna Kilisesi, Yedi Uyurlar ve İsa Bey Camii gibi yapılarla temsil edilir; tüm bu unsurlar birlikte Efes’in Neolitik dönemden Osmanlı’ya uzanan çok katmanlı tarihsel sürekliliğini gözler önüne serer.
Evrim Ağacı'ndan Mesaj
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Artemis Tapınağı, "Dünyanın Yedi Harikası"ndan bir tanesi olup tarihini MÖ 7. yüzyıla kadar götürmek mümkündür. MÖ 7. yüzyılda kurulan tapınak, Artemis Tapınağı'nın en eski tapınak aşamalarından bir tanesidir. Lidya Kralı Croeus, MÖ 6. yüzyılda Artemis adına tapınak inşa ettirmiş olup bu tapınağın mermerden yapıldığı bilinmektedir. Tarih içinde Artemis Tapınağı birden fazla kez yıkılsa da her seferinde Efesliler tarafından çok daha görkemli olacak şekilde tekrar inşa edilmiştir.[3]
Tarihi kesinliği bulunmamakla birlikte MÖ 356'da Herostratos adında bir kişinin adını ölümsüzleştirmek adına tapınağı ateşe vermiş olduğu ve bu olay sonrasında tapınağın tamamen yandığı belirtilir. Tapınak, MÖ 4. yüzyılda tekrar inşa edilmiştir.[1] Bu tapınak, Artemis Tapınağı'nın son büyük anıtsal aşamasıdır. 263 yılında Gotlar tarafından yok edildikten sonra tapınağın yıkımına devam edilmiştir. Ayrıca bölgede alüvyonlu arazi çok fazla olduğundan zaman içinde alüvyonlu toprağın altına gizlenmeye başlamış ve kesin konumu kaybolmuştur. 19. yüzyılda ise İngiliz John T. Wood tarafından bulunmuştur.[3]
Artemis Tapınağı'nın tarihi seyir içindeki durumuna bakıldığında farklı dönemler karşımıza çıkmaktadır. Pers Dönemi'nde Efes'te Artemis kutsal alanı olduğu düşünülmektedir. Kutsal alanda en eski korunan anıtın MÖ 6. yüzyıl sonları veya MÖ 5. yüzyıla tarihlenen Artemis Sunağı'dır.
Artemis Tapınağı'nın teknik özellikleri ve boyutlarına bakıldığında çağına göre benzersiz bir yapı olduğunu belirtmek mümkündür.
Efes Antik Kentinin Mimari Özellikleri
Efes Antik Kenti, özellikle Helenistik ve Roma dönemlerindeki mimari yapısıyla ön plana çıkar. Belirtilen dönemlerde daha çok gelişmiş ızgara planlı kent dokusu, anıtsal kamu yapılar ve mermer ağırlıklı mimarinin varlığı gözlemlenmiştir. Kentte konumlanan tiyatro, agora, hamam, tapınak, kütüphane ve çeşme gibi yapılara bakıldığında bunların hem işlevsel hem de görsel bütünlük oluşturacak şekilde planlandığını söylemek mümkündür. Roma Dönemin'de öne çıkan mimari özellikler arasında mermer kaplama, sütunlu cadde yer alır.
Efes Antik Kenti'ndeki Toplumsal ve Kültürel Yaşam
Efes; özellikle ticaret, din ve siyasetin iç içe geçmesi nedeniyle Antik Çağ boyunca kozmopolit kent olma özelliğini korumuştur. Ayrıca liman kenti ünvanına sahip olması hem tüccar hem de zanaatkârların Efes'e ilgi göstermesini sağlamıştır. Tiyatro ve odeon gibi yapılar sanatsal etkinlikler adına önemli olmakla birlikte politik toplantılar ve duyurular için de kullanılmıştır. Artemis kültü, kentin dini kimliğinde merkezi bir rol oynamıştır. Roma döneminde imparator kültü ve çoktanrılı inanç sistemi kamusal yaşamla bütünleşmiştir. Geç Antik Çağ’da Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte kentin kültürel yapısı dönüşmüş, Bizans döneminde dini merkezler ön plana çıkmıştır.
Tüm Reklamları Kapat
Efes Antik Kenti ile İlgili Yapılan Arkeolojik Kazılar ve Bilimsel Çalışmalar
Efes’teki sistematik arkeolojik kazılar 19. yüzyılda başlamış olup daha çok Avusturya Arkeoloji Enstitüsünün uzun soluklu çalışmalarıyla bilimsel bir çerçeve kazanmıştır. Yapılan kazılar, kentle ilgili mimari gelişimden altyapı sistemlerine kadar pek çok konuda bilgi edinilmesini desteklemiştir. Son yıllarda jeoarkeoloji, paleoçevre çalışmaları ve dijital belgeleme yöntemleri kullanılmıştır. Bu sayede limanların alüvyonlaşma süreci, kıyı çizgisinin değişimi ve kentsel dönüşüm daha iyi anlaşılır hale gelmiştir.
Sonuç
Efes Antik Kenti; mimarisi, toplumsal yapısı ve uzun soluklu bilimsel araştırmalar sayesinde antik dünyanın başarılı bir şekilde belgelenmiş yerleşimlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Neolitik dönemden Osmanlı’ya uzanan çok katmanlı geçmişi, Efes’i Anadolu’nun tarihsel dönüşümünü izleyebileceğimiz önemli bir kültürel laboratuvar haline getirmiştir.