Forbes’ta yazı yolculuğu ve ilk adımlar
30 yılı aşkın iş hayatımda, yönetişim ve telekomünikasyon alanlarında önemli bir birikim elde ettiğimi söylemek sanırım yersiz olmaz. Haliyle deneyimlerimi en çok paylaşmak istediğim alanlar da bunlar. Yazılarımın başlangıcını da, bizzat masanın her tarafında yer aldığım ve çok sevdiğim telekomünikasyon/iletişim sektörü ile yapmak istiyorum.
30 yılı aşkın iş hayatımda, yönetişim ve telekomünikasyon alanlarında önemli bir birikim elde ettiğimi söylemek sanırım yersiz olmaz. Haliyle deneyimlerimi en çok paylaşmak istediğim alanlar da bunlar. Yazılarımın başlangıcını da, bizzat masanın her tarafında yer aldığım ve çok sevdiğim telekomünikasyon/iletişim sektörü ile yapmak istiyorum.
Forbes.com.tr okuyucularına selamlar...
Daha önce düzenli yazı yazma fırsatım pek olmadı; teknik dergilere ara sıra katkıda bulundum, o kadar. Bu yüzden olası acemiliklerim için şimdiden okuyucuların affına sığınıyorum. Aslında acemilik daha ilk yazının ilk satırında karşıma çıktı. Forbes gibi prestijli, çok göz önündeki bir mecrada nasıl bir giriş yapmak lazım, bunun üzerinde biraz vakit harcadım. Sonra da “her şey selamla başlar” diyerek en yalın seçeneği tercih ettim.
Bunu yazarak da ilk mesajımı vermiş oluyorum: Üzerinden düşünmek ve en yalın, en uygulanabilir olanı seçmek. Buna ileride sık sık atıfta bulunacağım diyerek de usta köşe yazarı havasına girmeye başlıyorum…
İş hayatının birikimi: Yönetişim ve telekomünikasyon
30 yılı aşkın iş hayatımda, yönetişim ve telekomünikasyon alanlarında önemli bir birikim elde ettiğimi söylemek sanırım yersiz olmaz. Haliyle deneyimlerimi en çok paylaşmak istediğim alanlar da bunlar. Yazılarımın başlangıcını da, bizzat masanın her tarafında yer aldığım ve çok sevdiğim telekomünikasyon/iletişim sektörü ile yapmak istiyorum.
Hadi başlayalım…
Telekomünikasyonun temelleri: Türkiye’de ilk adımlar
Telekomünikasyonun tarihine bir göz atalım, geçmişe doğru yolculuğa çıkalım. Türkiye’de telekomünikasyonun temelleri, 1924’da benzer örnekleriyle birlikte kurulan Posta Telgraf Telefon İdaresi’ne (PTT) dayanır. Telekomünikasyonun geçmişini anlatırken bu kurumdan bahsetmeden geçmek mümkün değil.
O yıllardaki sabit telefon genişlemesi ve yenilikler, İnternet devrimine kadar, aslında çok büyük sıçramalar içermeyen teknolojik gelişmelerle sürdü. Bu resim dünyanın geri kalanında da aşağı yukarı böyleydi. Arka planda gelecekte ardı ardına devrimlere yol açacak teknolojiler filizlenirken ön yüzde kamunun sahip olduğu, rakibi ve bağımsız düzenleyici kurumu olmayan yerleşik şirketler vardı.
Teknolojide dönüşüm: Analogdan sayısala
İlk dönemlerde kullanılan analog teknolojik altyapının, sonradan “sayısal” teknolojiye geçmesi, PTT gibi işletmelere büyük esneklik sağladı ve hızlı bir büyüme getirdi. Türkiye, 1970’lerde aldığı akıllı Ar-Ge inisiyatifleriyle bu alanda öne çıktı ve iki önemli şirket kurarak durağan ilerleyen telekomünikasyon sektörüne canlılık kattı. 1967’de Kanadalı Northern Telecom ile ortaklık olarak kurulan Netaş ve 1984’te ABD kökenli IT&T’nin Belçika’daki iştiraki BTM ile kurulan Teletaş altyapının en son teknoloji ile yaygınlaşmasında PTT’ye büyük destek verdiler. PTT’nin bu ileri görüşlü hamlesi, kurumun teknolojide etkin bir know-how transferi ile lider konuma gelmesini sağladı.