Gıda takviyesi pazarı çift haneli büyümeyi sürdürüyor
Gıda Takviyesi ve Beslenme Derneği (GTBD) Başkanı Samet Serttaş, Türkiye’nin gıda takviyesi pazarında 750 milyon dolara ulaştığını ancak kişi başı harcamanın hala düşük olduğuna dikkat çekti. Serttaş, bu farkın bilgi eksikliği, takviyelerin hâlâ ilaç gibi algılanması ve eczane dışındaki satış kanallarının yeterince tanınmamasından kaynaklandığını vurguluyor.
Gıda Takviyesi ve Beslenme Derneği (GTBD) Başkanı Samet Serttaş, Türkiye’nin gıda takviyesi pazarında 750 milyon dolara ulaştığını ancak kişi başı harcamanın hala düşük olduğuna dikkat çekti. Serttaş, bu farkın bilgi eksikliği, takviyelerin hâlâ ilaç gibi algılanması ve eczane dışındaki satış kanallarının yeterince tanınmamasından kaynaklandığını vurguluyor.
31 Mayıs 2025, 17:37
Bugün bir eczaneye ya da büyük bir marketin sağlık raflarına uğradığınızda onlarca ürün dikkatinizi çekiyor: multivitaminler, kolajen kapsülleri, D vitamini tabletleri… 10 yıl önce bu kadar yaygın değillerdi. Oysa şimdi neredeyse her yaş grubunun gündelik rutini hâline geldiler. Gıda takviyeleri artık sadece sağlığa değil, ekonomiye de katkı sağlayan ciddi bir sektör. 2013 yılında yürürlüğe giren çerçeve mevzuatla birlikte net bir tanıma kavuşan bu ürün grubu, düzenlemeyle büyüyen nadir sektörlerden biri haline geldi. Gıda Takviyesi ve Beslenme Derneği (GTBD) Başkanı Samet Serttaş’a göre sektör 2013-2025 yılları arasında çift hanelerde büyüyerek 750 milyon dolara ulaştı.
Mevzuatla gelen disiplin, bilimle şekillenen pazar
“Gıda takviyesi sektörü Türkiye’de 2013 yılına kadar gri bir alanda ilerliyordu. Tanım yoktu, denetim zayıftı, ürünlerin çoğu ithaldi” diyor Samet Serttaş. Ancak aynı yıl Tarım ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın ortak çalışmasıyla yürürlüğe giren düzenlemeler, sektöre ilk kez net bir çerçeve sundu.
Yeni mevzuat, ürün onay süreçlerini zorunlu kıldı. Üreticilerden ürün bileşenlerine, analiz sonuçlarına ve etiket bilgilerinden oluşan kapsamlı bir dosya talep edilmeye başlandı. Bu dosyalar, akademisyenler ve kamu temsilcilerinden oluşan bilim kurulları tarafından değerlendiriliyor. Bugüne kadar 330’dan fazla bileşenin kullanım sınırları bilimsel olarak belirlendi.
Gıda takviyelerini “Gıdanın geleceği en üst nokta” olarak tanımlayan Samet Serttaş, bilimi sürecin merkezine koyarak standartları inşa ettiklerini vurguluyor. Bitkisel içerikler içinse ikinci bir bilim kurulu devreye alındığını da ekliyor. Türkiye’nin zengin bitki çeşitliliğini katma değere dönüştürmek için hangi bitkinin, hangi bölümünün, hangi dozda kullanılabileceği belirlendi. Bu sistem, sadece iç pazarı değil, bitkisel hammadde ihracatını da yüksek katma değerli hale getirdi.
Tanım netleşti, güven arttı
Gıda takviyeleri artık uluslararası tanımlara paralel şekilde, “besleyici ve fizyolojik etkileri olan, dozajlı formlarda sunulan, tedavi amacı taşımayan ve gıdanın yerini almayan ürünler” olarak tanımlanıyor. Yani bu ürünler kapsül, tablet gibi formlarda sunuluyor ve “ilaç” değil, “gıda” olarak değerlendiriliyor. Sağlık beyanları da Sağlık Bakanlığı tarafından önceden tanımlanmış cümlelerle sınırlı. Örneğin bir ürün “bağışıklık sistemini destekler” diyebiliyor; ama asla “hastalığı tedavi eder” gibi ifadeler kullanılamıyor. “Kötü oyuncular sistem dışına itildi. Güven, yerini buldu” diyor Serttaş.
