Gıdalar Sayesinde Bağışıklık Sistemimizi Güçlendirmek Mümkün Mü?
Bağışıklık sistemimiz sağlıklı bir yaşam için önemli bir yere sahip sistemlerimizdendir. Fakat yeterince desteklenmediğinde hastalanmamıza neden olmaktadır. Tüm gıda gruplarını yeterli ve dengeli düzeyde tüketmek, bağışıklık sistemimizi geliştirmektedir.
Bağışıklık sistemimizi güçlendirme hayatımızda önemli bir konu olmakla beraber özellikle pandemi döneminde daha da ilgi çekici hale gelmiştir. Kâğıt kesiği ya da sivrisinek ısırığı gibi basit olarak düşünebileceğimiz şeyler bile eğer bağışıklık sistemimiz yeterince güçlü değilse tehlikeli hale gelmektedir.
Bağışıklık Sistemimiz Nasıl Çalışır?
Bağışıklık sistemimiz, vücudumuzun herhangi bir bakteri, virüs ve parazit gibi etmenlerden dolayı hastalanmasını önlemek için kalkan olarak görev almaktadır. Bu etmenler yaşamımız boyunca her an vücudumuzu ele geçirmek için beklemektedir. Fakat bağışıklık sistemimiz vücudumuzu savunarak hastalanmamızı engellemektedir. Bağışıklık sistemimiz hayatın akışı içerisinde sindirim ya da solunum sistemi gibi rahatlıkla hissedebileceğimiz bir sistem değildir. Fakat hastalandığımızda, bir böcek tarafından ısırıldığımızda ya da elimizi kestiğimizde, aslında bağışıklık sistemimizin önemini ve bizi korumak için her an hazır olduğunu daha iyi anlarız. Zayıf bir bağışıklık sistemi, hastalık yapan mikroorganizmalara karşı daha hassas olmamızı ve oluşabilecek enfeksiyonun daha şiddetli hale gelmesine neden olmaktadır.
Bağışıklık sistemimiz; timus, dalak, lenf sistemi, kemik iliği, beyaz kan hücreleri, antikorlar, özel proteinler ve çeşitli hormonlardan oluşmaktadır. Bağışıklık sistemimiz kendi içinde spesifik olmayan (doğal) ve spesifik olan (kazanılmış) olarak iki kısma ayrılmaktadır. Bu bağışıklık sistemi çeşitleri birbirinden tamamen ayrı iki sistem değildir, birbiriyle yakın çalışır. Fakat farklı görevler üstlenmektedir.
Spesifik olmayan bağışıklık doğuştan oluşmaktadır. Bu nedenle pek çok kaynakta doğuştan, doğal ya da spesifik olmayan gibi farklı adlandırmalar yapılmaktadır. Doğal bağışıklık, vücudu ele geçirmek isteyen herhangi bir etmene verilen ilk tepkileri oluşturur. Oluşturduğu tepkiler oldukça hızlıdır, fakat özel değildir. Yani vücudumuza dışarıdan bir bakteri ya da virüsün gelmesi gibi farklı durumlar için ayrı ayrı tepkiler oluşmaz. Bu nedenle spesifik bağışıklıktan daha az etki göstermektedir, mikroorganizmaların vücudumuza yayılmasını ve hastalanmamızı tamamen engelleyemez. Vücudumuzda cildimiz ve mukoza zarlarımız dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı bizi korur. Cilt ve mukoza zarı doğal bağışıklığın bir parçasıdır. Bunların haricinde ayrıca bağışıklık sistemi hücreleri, proteinler, enzimler ve asitler de doğal bağışıklıkta yer almaktadır. Hücreler arasında; fagositler, eozinofiller, nötrofiller, dendritik ve mast hücreleri bulunmaktadır. Ayrıca bağırsak kaslarımızın hareketi ve akciğerlerimizdeki hareketli yapı sayesinde mikroorganizmaların yerleşmesini engellenir, gözyaşı ve ter gibi vücut sıvılarımız da mikroorganizmalardan korumamızı sağlamaktadır. Mikroorganizmalar doğal bağışıklık sistemimizi geçtiğinde spesifik yani kazanılmış bağışıklık devreye girmektedir.
Kazanılmış bağışıklık sistemi öncelikle mikroorganizmaları tanır, sonrasında tepki oluşturur. Bu nedenle doğal bağışıklığa göre daha yavaştır. Fakat oluşturduğu tepki doğal bağışıklığın tepkisine göre çok daha etkilidir. Kazanılmış bağışıklık sistemi tarafından tanınan mikroorganizmalar başka bir zaman vücudumuza tekrar geldiğinde, kazanılmış bağışıklık mikroorganizmayı hatırlar. Hatırladığı tepki, ilk tanıdığı zaman verdiği tepkiye göre çok daha hızlıdır. Bu nedenle, mikroorganizmanın oluşturabileceği enfeksiyona ikinci kez yakalandığımızda genellikle daha hafif atlatır ya da enfeksiyon olduğumuzu bile hiç fark etmeyiz. Kazanılmış bağışıklık sistemi T hücrelerinden, B hücrelerinden ve kanımızdaki ve diğer vücut sıvılarımızdaki antikorlardan oluşmaktadır.
