Grafen dünyadaki en güçlü ve en çok yönlü malzemelerden biri olabilir. 2000’li yılların başında bilim dünyasında keşfiyle büyük olay yaratmıştı. Haber kanallarında dahi 21. yüzyılın en büyük keşfi olarak tanıtılmıştı. Yirmi yıl önce gelecek teknolojilerinin anahtarı olarak görülen bu malzeme neden vadedilen harikaları gerçekleştiremedi? Grafen sayesinde gerçekleştirilecek kurşun geçirmez yelek, ultra hafif uçaklar, uzay asansörü gibi birçok yenilik,  söylenti olmaktan öteye geçemedi.

Grafen esasen kömür, grafit veya elmas gibi yalnızca karbon içerikli bir maddedir. Temel fark atomların birbirine nasıl bağlandığıyla ve maddenin aldığı benzersiz şekildedir. Karbon atomları arasındaki bağlar son derece güçlüdür. 2004’te İngiltere’deki araştırmacılar ilginç bir şekilde bazı basit araçlarla grafen üretebileceklerini keşfettiler. Bir bant parçasını grafitin yüzeyine yapıştırdılar ve sonrasında kaldırdılar. Bandı çözmek için bazı kimyasallar kullandılar ve ellerinde kayda değer özelliklere sahip küçük grafen pulları kaldı. İnanılmaz derecede hafif fakat aynı zamanda son derece güçlü, esnek ve verimli bir elektrik iletkeni grafen, heyecan verici bir gelişme olarak anılmaya başladı ve araştırmacılar bu çalışma ile 2010’da Nobel Ödülü kazandılar.

Herhangi yeni bir teknolojiyi geliştirmek yıllar alır. Grafenin keşfinden sonra bir gecede hayatımızı değiştirmesini beklemek mantıksız olurdu. Yeni bir madde keşfinde o maddenin mevcut teknolojiden çok daha iyi olması gerekir. Elektronikte de silikonun yerini alacağı düşünülen grafen için durum tam anlamıyla budur. İletken bir malzeme olarak kullanılabilirliğini araştıran şirketler olsa da zaten bu tür bir materyale sahibiz. Grafen zaten oturmuş olgun bir teknolojinin yerini alacaksa hâlihazırda sahip olduklarımıza göre gerçekten büyük avantajlara sahip olmalıdır. Elbette ki bu grafen çalışmalarının 20 yıldır ilerlemediği anlamına gelmiyor.

Grafen tozlarından etiketler, giysiler hatta kauçuk gibi her türlü endüstriyel malzeme üreten, standart baskı makinelerinde grafen bazlı mürekkeplerle kumaşlara baskı yapıldığında dayanıklı baskılar üreten şirketler bulunmaktadır. Yani grafenle ilgili gelecek vadeden yeni gelişmeler oluyor. Yalnızca sabırlı olmalı ve yeni keşifler konusunda okuduğumuz her şeye inanmamalıyız.

Kaynakça Rao, C. N. R., Biswas, K., Subrahmanyam, K. S., & Govindaraj, A. (2009). Graphene, the new nanocarbon. Journal of Materials Chemistry, 19(17), 2457-2469

 Garcia de Abajo, F. J. (2014). Graphene plasmonics: challenges and opportunities. Acs Photonics, 1(3), 135-152.

Li, D., & Kaner, R. B. (2008). Graphene-based materials. Science, 320(5880), 1170-1171.