Hangi arabayı alacağım bilemiyorum: Tüketici ikileminden jeopolitik satranç tahtasına
Bir zamanlar otomobil almak kolaydı. Bayiye gider, bütçemize göre modeli, motor gücünü, rengi seçer; bazen de ikinci el piyasasından en sağlam alternatifi bulurduk. Bugünse artık bu basit tercih, yerini karmaşık bir geleceği okuma egzersizine bıraktı. Otomobil, bir ulaşım aracı olmanın çok ötesine geçti.
Bir zamanlar otomobil almak kolaydı. Bayiye gider, bütçemize göre modeli, motor gücünü, rengi seçer; bazen de ikinci el piyasasından en sağlam alternatifi bulurduk. Bugünse artık bu basit tercih, yerini karmaşık bir geleceği okuma egzersizine bıraktı. Otomobil, bir ulaşım aracı olmanın çok ötesine geçti.
21 Mayıs 2025, 09:00 Güncelleme: 21 Mayıs 2025, 09:01
Artık bir araç satın almak; jeopolitik konumlanma, enerji tercihi, dijital altyapı ve finansal öngörü gibi birbirine geçmiş birçok faktörü barındırıyor. Hangi arabayı alacağımıza karar verirken, aslında kime yatırım yaptığımızı, hangi ekosisteme dahil olduğumuzu, hangi geleceğe ortak olduğumuzu belirliyoruz.
Ve dürüst olalım:
Hangi aracı alacağımızı, nasıl çalıştığını, nasıl finanse edeceğimizi ve bu tercihin kimleri güçlendirip kimleri zayıflattığını çoğumuz tam olarak bilmiyoruz.
Bugün otomobil almak ne demek?
Elektrikli mi? Hibrit mi? Benzinli mi? Satın almak mı? Kiralamak mı? Abonelik mi? Bugün aldığımız araç, üç yıl sonra hâlâ geçerli mi yoksa yazılımsal olarak modası geçmiş mi olacak?
Bu sorular artık yalnızca bireysel tercihler değil; içinde teknoloji öngörüsü, enerji politikası ve ekonomik dayanıklılık barındıran stratejik seçimler haline geldi.
14 Mayıs konferansı: Arabalar değil, gelecek konuşuldu
Forbes ve Smi’nin 14 Mayıs’ta düzenlediği Mobilitenin Geleceği konferansında, işte tam da bu soruların cevabını değil, anlamını tartıştık. Elektrikli araçlar, batarya teknolojileri, yapay zekâ destekli sürüş sistemleri, mobilite altyapıları, çevreyle uyumlu ulaşım çözümleri ve en önemlisi: küresel rekabetin şekil değiştiren kodları.
Toplantının alt metninde güçlü bir mesaj vardı:
Gelecekte mobiliteye hükmedenler, yalnızca yolları değil, küresel düzeni de kontrol edecekler.
Çin: Sadece üretmiyor, oyunu da kuruyor
2025 itibarıyla Çin, 33 milyon araç üretimiyle dünyanın en büyük otomobil üreticisi. Bu rakam, ABD, Japonya ve Avrupa’nın toplamından fazla. Ancak Çin’in asıl gücü rakamlarda değil, arz zincirine olan hâkimiyetinde.
• Lityumun yüzde 65’i
• Kobaltın yüzde 70’i
• Nadir toprak elementlerinin yüzde 87’si Çin tarafından işleniyor
Bu mineraller olmadan elektrikli araç da, batarya da, mobilite dönüşümü de olamaz. Yani Çin, sadece arabayı değil, arabayı mümkün kılan evreni de yönetiyor. Ancak Avrupa Birliği’nin Çin menşeli elektrikli araçlara karşı başlattığı anti-damping soruşturmaları ve gümrük duvarları, Çinli üreticilerin yeni rotalar aramasına neden oldu.
