“Nükleer Türkiye” tartışması: Güç dengelerinde yeni bir perde mi açılıyor?
Türkiye henüz nükleer silaha sahip değil. Ancak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) verilerine göre, “nükleer eşik” sayılabilecek teknik potansiyele erişme yolunda adımlar atıyor
Türkiye henüz nükleer silaha sahip değil. Ancak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) verilerine göre, “nükleer eşik” sayılabilecek teknik potansiyele erişme yolunda adımlar atıyor
09 Ağustos 2025, 12:08 Güncelleme: 10 Ağustos 2025, 12:36
Geçen hafta Habertürk’teki canlı yayında, gazeteci Faruk Aksoy’un bana yönelttiği kısa ama çarpıcı soru, sadece bir televizyon sohbeti değil, Türkiye’nin stratejik geleceğine dair kritik bir tartışmanın kapısını araladı:
“Türkiye nükleer silah sahibi olmalı mı?”
Bu soru, yalnızca askeri teknoloji veya savunma tercihiyle sınırlı değil; ulusal güvenlikten enerji politikasına, diplomasiden ekonomik dengelere kadar uzanan çok katmanlı bir meseleyi kapsıyor.
Rusya’nın Ukrayna savaşında zaman zaman (taktik) nükleer tehdit dili kullanması, İran’ın yüzde 60 zenginleştirilmiş uranyum seviyesine ulaşması, Kuzey Kore’nin artan füze testleri ve İsrail’in “sessiz nükleer” kapasitesi, Ankara’da bu soruyu artık daha yüksek sesle sorduruyor.
Dünya nükleer dengesi ve Türkiye’nin konumu
2025 itibarıyla dünya üzerinde yaklaşık 12.100 nükleer başlık bulunuyor.
Bunların 5.580’i Rusya’nın, 5.044’ü ABD’nin elinde. Geri kalanı ise Çin (500+), Fransa (290), İngiltere (225), Pakistan (170), Hindistan (164), İsrail (80–90) ve Kuzey Kore (50) tarafından tutuluyor.
Nükleer silaha sahip olmayan ancak caydırıcılığı ABD’nin “nükleer şemsiyesi” altında sağlayan ülkeler de var: Güney Kore, Japonya, Almanya, Hollanda, Belçika, İtalya ve Türkiye. Türkiye açısından bu şemsiye, çoğunlukla İncirlik Üssü’nde bulunduğu varsayılan yaklaşık 50 ABD taktik nükleer başlığı ile somutlaşıyor. NATO tarafından resmi olarak doğrulanmayan bu bilgi, uluslararası güvenlik literatüründe yaygın kabul görüyor.
Sivil nükleer altyapı: Askeri potansiyele köprü mü?
Türkiye henüz nükleer silaha sahip değil. Ancak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) verilerine göre, “nükleer eşik” sayılabilecek teknik potansiyele erişme yolunda adımlar atıyor:
Akkuyu NGS’nin ilk reaktörü 2025’te devreye giriyor; yakıtı tamamen Rusya’dan geliyor.
Sinop NGS için Japon–Fransız konsorsiyumu çekildi; Rosatom ve Çin gündemde.
Trakya NGS ve Küçük Modüler Reaktör (SMR) projeleri masada.
Her yıl onlarca Türk mühendis Rusya, Çin, Fransa ve ABD’de eğitim görüyor.
Ancak kritik eksik, yakıt döngüsünde tam bağımsızlık. Uranyum zenginleştirme ve plütonyum ayrıştırma teknolojilerinde yetkinlik sağlanmadan askeri nükleer program teknik olarak eksik kalır.
