Novo’dan Renault’ya Avrupalı şirketler CEO’larını kurum içinden seçiyor
Avrupa devleri CEO koltuğu için artık dışarıdan yıldız transferine değil, içeride yetişmiş liderlere yöneliyor. Ekonomik belirsizlik ve maliyet baskıları, tanıdık ama etkili isimleri öne çıkarıyor.
Avrupa devleri CEO koltuğu için artık dışarıdan yıldız transferine değil, içeride yetişmiş liderlere yöneliyor. Ekonomik belirsizlik ve maliyet baskıları, tanıdık ama etkili isimleri öne çıkarıyor.
10 Ağustos 2025, 12:00
Novo Nordisk, kaderini yeniden canlandıracak yeni bir CEO arayışına girdiğini duyurduğunda, son bir yılda değeri yaklaşık üçte iki oranında düşen zayıflama ilaçları üreten şirket, dışarıdan parlak bir yönetici getirebilirdi. Bunun yerine Novo, lider seçiminde kendi iç kadrosuna yönelen Avrupa şirketlerinin arasına katıldı. Yeni CEO’su, Danimarkalı ilaç şirketinde otuz yılı aşkın süredir çalışan Maziar Mike Doustdar oldu. Novo yalnız değil. Unilever, Nestlé, Renault ve Stellantis son aylarda yeni CEO’larını duyurdu; her biri halefini kendi içinden seçti.
Daha az maliyetli
Bu değişiklik dalgası, yönetim kurullarının ABD Başkanı Donald Trump’ın ikinci dönemindeki ekonomik ve siyasi belirsizlik ortamında daha kararlı adımlar atmaya istekli hale geldiğinin bir işareti. Ancak şirketler küresel ticaret tarifeleri ve enflasyonist baskılarla mücadele ederken, şirket içinden gelen isimler genellikle güvenli bir tercih olarak görülüyor. Çoğu, yönetim kurulu tarafından bilinen bir geçmişe sahip ve maliyetleri düşürmeye çalışan birçok şirket için çalışanlara tanıdık olan bir lider, değişimlere uyum sağlamada yardımcı olabilir. İçeriden yapılan atamalar genellikle daha az maliyetlidir.
Yönetici arama firması Russell Reynolds Associates’in İngiltere yönetim kurulu ve CEO uygulama başkanı Emma Combr içeriden bir adayın daha az riskli olduğunu çünkü şirket kültürünü zaten anladığını söyledi. Combr, “Yönetim kurulunun gerekli gördüğü değişimi gerçekten sürükleyip sürükleyemeyeceği konusunda sıkı şekilde test edilebilirler” dedi.
CEO seçiminde bu yaklaşım, sadece birkaç yıl öncesine kadar Avrupa şirketlerinin dışarıdan bir isme yönelmek konusunda çok daha istekli olduğu dönemden belirgin bir kopuşu gösteriyor. Geçmişte şirketin birçoğu için şirket içinden devam etmek geride kalmak anlamına geliyordu. Bu yüzden strateji ve portföylerini baştan aşağıya yenileyecek değişim uzmanları aradılar.
Şimdi ise yönetim kurulları belki daha büyük bir zorlukla karşı karşıya: Doğru iç adayı seçmek. Şirketi hızla ileri taşıyacak kadar kurumsal bilgiye sahip ancak onlarca yıldır birlikte çalıştığı meslektaşlarının görevlerine son vermek veya varlık satmak gibi önemli değişikliklerden korkmayan biri.
Selefinin tersi bir kariyer
Geçen hafta Renault Avrupa’daki durgun talep, artan ticaret gerilimleri ve BYD liderliğindeki Çinli üreticilerin genişlemesi gibi zorluklarla karşı karşıyayken, tedarikten sorumlu başkan François Provost’nun CEO olacağını duyurdu. Yirmi yılı aşkın süredir şirkette olan Provost, konuyla ilgili bilgi sahibi kişilere göre Stellantis yöneticisi Maxime Picat da dahil olmak üzere dış adayları geride bıraktı. Provost’nun şirket içindeki uzmanlığı, yönetim kurulunu bu fırtınalı dönemde toparlanma sürecinin bir sonraki adımlarını hızla uygulayacak en iyi aday olduğuna ikna etti.
