Şok dönüşüm
Şok dönüşüm
Türkiye otomotiv pazarı, 2025 yılında da şaşırtıcı fakat istikrarlı adetlerle büyümeye devam etti. Kasım ayında 133 bine dayanan satışlarla pazar, yalnızca İspanya’yı geride bırakarak, Avrupa’nın ilk 5 pazarı arasına girmekle kalmadı, aynı zamanda %10,8’lik büyüme oranıyla kıta ortalamasının oldukça üzerinde bir performans sergiledi. 1,2 milyona yaklaşan 11 aylık dilimin ardından; yıl sonunda 1,4 milyonu geçemeyecek olsa da aralık ayındaki yoğun teslimatlarla yine de tarihi bir rekor kırılacak. Bu da, 5 kişiye halen 1 otomobilin bile zor düştüğü Türkiye’nin Avrupa’da artık kalıcı bir ağırlık merkezi haline geldiğini net şekilde gösteriyor.
Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) Başkanı ve Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış CEO’su Ali Haydar Bozkurt, “artık Türkiye pazarının 1 milyon adetlerin altına düşmeyeceğini görüyoruz” derken; birçok markanın genel müdürünün de 2026 pazarının 1,4 milyon olacağı üzerine alokasyon planlaması yaptığını öğreniyoruz.
Ancak asıl çarpıcı dönüşüm, bu hacmin içinde şekilleniyor. Elektrikli ve hibrit araçların toplam pazar payı, kasım ayında %48,3’e ulaşarak, ilk kez benzinlileri solladı. Bu rakam, sadece bir aylık bir başarı değil, derin bir yapısal değişimin kilometre taşı.
Batı Avrupa’da satılan her 4 yeni otomobilden 1’inin elektrikli olmasında, devlet destekli sosyal leasing programları belirleyici olurken; benzer bir doğrudan teşvik mekanizması Türkiye’de olmasa da Togg’un yerli üretim hamlesi ve tüketici tercihlerindeki radikal kayış, aynı dönüşüm hızını tetikliyor. Yılın ilk 12 ayında elektrikli otomobil satışlarının %110’un üstünde olağanüstü bir artışla 180 bin adedi geçmesi bekleniyor. Bu büyümeyi, toplam pazarın %11’ini doldurarak, en çok satılan ilk 10 model listesine de giren T10X, Model Y ve Seal U öncelikle sağlıyorlar.
Türkiye’nin elektrikli dönüşüm haritasını Avrupa’dan ayıran kritik fark ise lider markaların stratejisinde saklı… Örneğin; Fransa’da Renault, %26’yı aşan elektrikli pazar payında açık ara lider konumdayken; Türkiye’de geleneksel volüm markaları bu geçişte gecikiyor. Renault’nun Türkiye’deki satışlarında elektriklilerin payı %1’e, Fiat’ın da %2,5’e ulaşmazken, Volkswagen bile %4’ü zor geçiyor. İlk beş marka arasında yalnızca Hyundai, %13’ü aşan payıyla elektriklilere geçişte önde görünüyor. Bu tablo, pazarın dinamiklerini kökten değiştiren itici gücün, mevcut liderler değil, uzmanlığı tam elektrikli araçlar olan Tesla, BYD ve Togg üçgeninde şekillenen yeni rakipler olduğunu gösteriyor. Özellikle yerli markamız Togg, T10F yeniliğiyle toplam elektrikli pazar liderliğini, bu yeni ekosistemdeki merkezi rolünü pekiştirmeye devam ediyor.
Fakat, 2026’nın ve Türkiye elektrikli otomobil pazarında geleceğin de temelleri şimdiden atılıyor. Hyundai’nin Avrupa’daki ilk E-GMP platformlu tam elektrikli araç üretimini Türkiye’ye getirmesi, yatırımın ötesinde küresel tedarik zincirindeki konumumuzu güçlendirecek bir hamle. OSD verilerine göre 2,2 milyonluk kurulu kapasiteye sahip otomotiv üretimimizin içinde elektrikli dönüşüm lehine kamyon ve hatta otobüs dahil daha fazla hareket göreceğimize eminiz.
2025’i iki paralel gerçekliği aynı anda yaşayarak tamamlayan Türkiye otomotiv pazarı, bir yanda geleneksel içten yanmalı motorlu araçlarla Avrupa’da hacim bazında tarihi bir konum elde ederken; diğer yanda elektrikli ve hibrit araçlarda yaşanan sıçramayla gelecek mimarisini şekillendirdi. Doğrudan tüketici sübvansiyonları olmadan, üretim yatırımları ve tüketici talebiyle bu seviyelere gelinmesi, pazarın olgunluk ve potansiyel gücünü gösteriyor.
2025, Türkiye’de elektrikli otomobilin bir “alternatif” olmaktan çıkıp “ana akım” haline geldiği yıl olarak kayıtlara geçerken, 2026 için planlanan üretim hamleleri, bu büyümenin sürdürülebilirliği ve Türkiye’nin Avrupa’nın yeni elektrikli üretim noktası olmasıyla da kritik bir eşik olacak.
Dönüşümde artık son “U-Dönüşü” levhası da, geride kaldı…