Pet Şişedeki Su, Musluk Suyundan Daha Zararlı: Sadece Su İçtiğinizi Sanıyorsanız Yanılıyorsunuz
Günlük su ihtiyacını tamamen plastik şişelerden karşılayanların, musluk suyu tüketenlere kıyasla vücutlarına on binlerce kat daha fazla plastik aldığı ortaya çıktı. Bilimsel araştırmalar, gözle görülmeyen bu parçacıkların hücrelere sızarak kronik hastalıklara davetiye çıkardığını gösteriyor.
Pet Şişedeki Su, Musluk Suyundan Daha Zararlı: Sadece Su İçtiğinizi Sanıyorsanız Yanılıyorsunuz
29.12.2025 - 10:41
Günlük su ihtiyacını tamamen plastik şişelerden karşılayanların, musluk suyu tüketenlere kıyasla vücutlarına on binlerce kat daha fazla plastik aldığı ortaya çıktı. Bilimsel araştırmalar, gözle görülmeyen bu parçacıkların hücrelere sızarak kronik hastalıklara davetiye çıkardığını gösteriyor.
Kaynak: https://www.wired.com/story/people-wh...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Bilim dünyasında yapılan son araştırmalar, sağlıklı yaşamın temeli olan su tüketimi konusunda endişe verici bir tabloyu gözler önüne serdi.

Elde edilen çarpıcı verilere göre, günlük su ihtiyacını yalnızca marketlerde satılan plastik şişelerden karşılayan bir birey, musluk suyu tüketen birine kıyasla yılda ortalama 90 bin adet daha fazla mikroplastik parçacığı yutuyor. Sadece musluk suyu içenlerde bu sayının 4 bin civarında kaldığı hesaplanırken, paketli su tercihinin bedelinin görünmeyen bir kirliliğe maruz kalmak olduğu anlaşılıyor.
Uzmanlar, ortalama bir insanın yiyecekler, içecekler ve solunum yoluyla yılda 120 bin adede kadar mikroplastik parçacığına maruz kalabildiğini, ancak şişelenmiş suyun bu oranı dramatik şekilde artırdığını belirtiyor. Bu kirliliğin ana kaynağı ise ironik bir biçimde suyun kendisi değil, onu muhafaza eden ambalajlar. Özellikle şişe kapaklarında kullanılan polipropilen ve gövde yapısındaki polietilen tereftalat (PET) maddeleri, zamanla çözünerek suya mikroskobik parçalar bırakıyor. Üretim sırasındaki filtreleme süreçleri, şişelerin güneş ışığına maruz kalması veya ısı değişimleri bu süreci daha da hızlandırarak suyun içindeki plastik yoğunluğunu artırıyor.
Araştırmanın en ürkütücü boyutu ise mikroplastiklerin de ötesinde, 'nanoplastik' olarak adlandırılan çok daha küçük parçacıklar. Bir mikrondan bile küçük olan bu zerrecikler, biyolojik bariyerleri aşma yeteneğine sahip oldukları için insan hücrelerine nüfuz edebiliyor, kan dolaşımına karışabiliyor ve hayati organlarda birikebiliyor. Bilim insanları bu durumu ani gelişen bir zehirlenme değil, zamana yayılan 'kronik bir zehirlenme' süreci olarak tanımlıyor. Vücutta biriken bu maddelerin uzun vadede kronik inflamasyona, bağışıklık sistemi çöküşüne, hormonal dengesizliklere ve hatta ile nörolojik rahatsızlıklara zemin hazırlayabileceği vurgulanıyor. Bu veriler ışığında uzmanlar, mümkün olan her fırsatta cam şişe kullanımına dönülmesini veya güvenilir kaynaklardan musluk suyu tüketilmesini, plastik kullanımının ise en aza indirilmesini tavsiye ediyor.
