Selçuk Bayraktar: Savunma sanayisi ürünlerinin neredeyse hepsinde endüstriyel tasarımcıların rolü var
KÜME Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bayraktar, "Bütün savunma sanayisi ürünlerinin neredeyse hepsinde endüstriyel tasarımcıların çok önemli bir rolü var. Veri terminallerinden ikmal yapan sistemlere kadar endüstriyel tasarımın dokunuşu var." dedi.
Kültür Medeniyet Vakfı (KÜME) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, KÜME Vakfı tarafından Haliç Üniversitesi'nde düzenlenen "Tasarım İşi" etkinliğinde konuştu.
Selçuk Bayraktar, "Baykar'ın tasarımla alakalı en önemli sözü nedir diye sorsanız bana, rahmetli babamın bir lafı vardı, "İnsanlar uçağı yaptığında kuşa benzer ama Laz uçak yapınca balığa benzer.' Baykar'ın hikayesinde, özünde kimseye benzememek var. Bu kimseye benzememe bir reddiye ya da aykırı olmak için mi? Tam bu değil." ifadelerini kullandı.
📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Türkiye'nin çok büyük bir üretim ülkesi olduğunu vurgulayan Bayraktar, sanatta, kültürde, medeniyet çalışmalarında her türlü üretimin yapıldığını söyledi.
KÜME Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, KÜME Vakfı tarafından Haliç Üniversitesi'nde düzenlenen "Tasarım İşi" etkinliğinde konuştu ⤵️https://t.co/eve9tEkvgi pic.twitter.com/t3JTf08ell
— Anadolu Ajansı (@anadoluajansi) December 27, 2025
Bayraktar, "Birçoğunda gördüğüm problem, üretimi bizde ama fikri ve tasarımı dışarıda. Fikir ve tasarım dışarıda olduğunda siz ancak takipçi olabiliyorsunuz, asla yön verici veya lider olamıyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.

"Köklerden göklere" dediklerini anlatan Bayraktar, şunları kaydetti:
"Göklere uzanmak için ağaçları incelediğinizde bunu da görürsünüz. O muazzam eserler yani doğada gördüğümüz, Cenab-ı Mevla'nın yarattığı o muazzam eserlerin özellikle bize bakan yönüne hayran kalıyoruz. Bilimsel, biyolojik, estetik olarak da baksak her biri hayran bırakıyor bizi. Bir de görünmeyen bir yüzü, kökleri var. Orada da inanılmaz bir dünya var. O kökler ne kadar güçlüyse ancak göğe uzanabiliyor. Bizim hikayemizde böyle bir kopukluk var. Adeta tarihin akamete uğraması, köklerle olan bağın kopması var. Oysa medeniyetimiz bilimde, teknikte, bir anlamda bilimsel metodolojiyi de formalize eden bir medeniyetin çocuklarıyız."



