Soda külü: Sessiz bir hammadde dosyasından stratejik devlet meselesine
Soda külü, camdan yeşil enerjiye kadar birçok sektörün temel hammaddesi olarak modern ekonominin görünmez omurgasını oluşturuyor. Türkiye, dünyanın en büyük ikinci doğal trona rezerviyle küresel soda külü rekabetinde stratejik bir avantaja sahip. Doğru stratejiyle Türkiye, soda külünde yalnızca üretici değil, oyun kurucu bir küresel güç haline gelebilir.
Soda külü, camdan yeşil enerjiye kadar birçok sektörün temel hammaddesi olarak modern ekonominin görünmez omurgasını oluşturuyor. Türkiye, dünyanın en büyük ikinci doğal trona rezerviyle küresel soda külü rekabetinde stratejik bir avantaja sahip. Doğru stratejiyle Türkiye, soda külünde yalnızca üretici değil, oyun kurucu bir küresel güç haline gelebilir.
Bu yazıyı yazmayı bir borç olarak gördüm. Çünkü dünyanın en büyük cam üreticilerinden biri olan ve aynı zamanda küresel soda külü rezervlerinde giderek daha etkili bir oyuncuya dönüşen Şişecam’da bir dönem bağımsız yönetim kurulu üyeliği yaptım.
Amacım elbette burada şirket sırlarını ya da mahrem bilgileri paylaşmak değil. Ancak bu deneyim, bana soda külünün sanayi ve jeopolitik için ne kadar stratejik bir mesele olduğunu çok net gösterdi. Gözden kaçan bu “beyaz altın”ın, aslında modern ekonominin ve jeopolitikanın görünmez omurgalarından biri olduğunu anlatmayı da bir sorumluluk biliyorum.
Görünmeyen güç: Soda külünün küresel rolü
Soda külü… Sanayicilerin dışında neredeyse kimsenin bilmediği, gündelik hayatta adı dahi anılmayan bu madde olmadan cam üretilemez; deterjan, su arıtma kimyasalları, güneş panelleri, elektrikli araç ekranları üretilemez.
Modern sanayinin neredeyse her alanında temel girdilerden biridir.
Bugün dünya soda külü talebi yılda yaklaşık 65 milyon ton seviyesinde ve 2035’e kadar 80 milyon tonu aşması bekleniyor. Bunun yarısından fazlası cam üretiminde kullanılırken, geri kalanı kimya, metalürji, lityum ve su arıtma sektörlerine gidiyor. Güneş panelleri, enerji verimliliği yüksek inşaat camları ve elektrikli araçlar gibi yeni teknolojiler bu büyümeyi daha da hızlandırıyor.
Üretim tarafında tablo son derece yoğunlaşmış durumda:
• Çin, yılda 30 milyon tonla küresel arzın yüzde 45’ini sağlıyor.
• ABD, Wyoming’deki dev trona rezervleri sayesinde 12 milyon tonla ikinci sırada.
• Türkiye, yaklaşık 5 milyon ton üretim kapasitesiyle ilk beş üretici arasında.
Türkiye’nin stratejik kozu çok daha derin: ABD’den sonra dünyanın en zengin ikinci doğal trona rezervi bizde. Bu yalnızca sanayi için değil, küresel jeoekonomik rekabet açısından da kritik önemde.
Cam sanayisinin bel kemiği
Cam üretimi üç temel bileşene dayanıyor: silis kumu, soda külü (sodyum karbonat) ve kireç taşı. Bu bileşenler yüksek sıcaklıkta eritilerek cam elde ediliyor. Soda külü burada yalnızca bir katkı değil; üretim sürecinin en pahalı ve en kritik girdisi. Yüksek erime noktasına sahip silis kumunun (~1700 °C) daha düşük sıcaklıklarda (~1400 °C) eritilmesini sağlar. Bu da enerji tüketimini yüzde 20–25 azaltır, maliyetleri düşürür ve üretimin sürdürülebilirliğini sağlar. Ayrıca camın kimyasal dayanıklılığını ve optik kalitesini artırır.
Bu nedenle soda külüne erişim, sadece üretimin değil, rekabet gücünün de temel belirleyicisi. Tedarikte yaşanacak bir aksama, cam fiyatlarında ciddi artışlara ve küresel tedarik zincirinde kesintilere yol açabilir. Başka bir deyişle, soda külü olmadan cam sanayi çalışamaz; çalışsa da rekabet edemez.