Türkiye ekonomisi 2026'ya hangi koşullarda giriyor, yeni yıldan beklentiler neler?
SOURCE:BBC Türkçe
2,5 yılın sonunda enflasyonun hala yüksek seyretmesi, bir yandan büyümeyi sınırlarken diğer yandan gelir dağılımındaki bozulmayı sürdürerek büyümenin hissedilir olmasını 2026'da da zorlu kılacak görünüyor. Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, yeni yıldan beklentileri BBC Türkçe için yazdı.
Türkiye ekonomisi 2026'ya hangi koşullarda giriyor, yeni yıldan beklentiler neler?
Kaynak, Bloomberg via Getty Images
Yazan, Prof. Dr. Selva Demiralp
Unvan, Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi
4 saat önce
Okuma süresi: 5 dk
2026, makroekonomik göstergeler açısından 2025'ten daha olumlu bir tabloya işaret ediyor. Büyümenin en az 2025 kadar, % 4'ler civarında seyrettiği, enflasyonun ise 2025 yılındaki düşüş trendini yavaşlayarak da olsa takip ederek seneyi % 23'ler civarında bitirebileceği bir yıla bakıyoruz.
Peki, bu elverişli şartlar hissedilebilecek mi?
İşte o konuda aynı iyimserliği devam ettirebilmek zor. Özellikle geçtiğimiz hafta asgari ücrete yapılan % 27'lik zam, daha sene başından itibaren düşük gelir gruplarının açlık sınırının altında bir ücretle yeni yıla başlayacaklarına ve alım gücünde her ay yaklaşık % 2'lik bir değer kaybı ile yola devam edeceklerine işaret ediyor.
2,5 yılın sonunda enflasyonun hala yüksek seviyelerde seyretmesi, bir yandan büyümeyi sınırlarken, diğer yandan gelir dağılımındaki bozulmayı devam ettirerek büyümenin hissedilir olmasını 2026'da da zorlu kılacak görünüyor.
İktisadi tahminler
Geçen sene bu zamanlarda yaptığım değerlendirme yazısında 2025 yılı için ekonomik tahminlerimi paylaşmış ve şunları söylemiştim:
"2025 için yaptığımız enflasyon tahminleri yılın ikinci çeyreğinden önce faiz indirimine izin verecek bir tablo sunmuyor. Bilakis, sene içinde TCMB'nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın) 2025 sonu tahmininin yukarı yönlü güncellenme olasılığı yüksek."
Gerçekten de söylediğimiz gibi oldu. Aralık 2024'te Merkez Bankası faiz indirimlerine başlarken, önceki ay kamuoyu ile paylaşılan Enflasyon Raporu'na göre 2025 yıl sonu enflasyonu % 21'e düşüyordu.
Buna karşılık Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden Doç. Dr. Cem Çakmaklı'nın 2025 sonu enflasyon tahmini % 32 seviyesine işaret ediyordu.
Buradan yola çıkarak kaleme aldığım yazımda faiz indirimleri için erken olduğunu, vaktinden erken gelecek faiz indirimlerinin yıl sonu enflasyon tahminini yukarı atacağını not etmiştim.
Kaynak, Bloomberg via Getty Images
Merkez Bankası 2025'te, 19 Mart'ta Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması ile tetiklenen siyasi gerilimi söndürmek amacıyla yapılan faiz artışı dışında, Aralık 2024'te başlattığı faiz indirim döngüsünü devam ettirdi.
Öte yandan, yıl sonu enflasyon ara hedefi ve tahmini kademeli olarak yukarı yönlü revize edildi.
Bugün itibarıyla 2025 yıl sonu enflasyonu, Koç Üniversitesi'nden ekip arkadaşlarımızla yapmış olduğumuz tahmine oldukça yakın gelecek görünüyor.
Dolayısıyla oldukça isabetli kalan enflasyon tahminimiz konusunda "nerede hata yaptığımız" sorusunu sormaya gerek yok.
Güvercin bir tepki fonksiyonu ile hareket eden Merkez Bankası'nın enflasyonu da ılımlı şekilde düşürmüş olması beklentilerimiz dahilinde kaldı.
Aynı yazıda 2025 büyüme tahminimi ise şu şekilde paylaşmıştım:
"Büyüme bacağında 2025 yılı genelini %3'ün altında bir rakama razı olarak geçireceğimizi düşünüyorum. Yüzde 3'lük bir büyüme şüphesiz ki Türkiye için potansiyel altı ve işsizliği artıracak bir büyüme rakamı.
"Ancak maliye politikasının devreye girip yatırım ortamının canlanmadığı, uygulanan politikalara güven kazanılmadığı sürece daha iyimser ve 'büyümeden feragat etmeden' enflasyonu düşürecek bir tablodan bahsedebilmek çok zor."
Bugün geldiğimiz noktada 2025 sonu büyümesinin % 4'lere yakın (hatta belki de bu oranın üzerinde) gelmesi bekleniyor.
2025'in son çeyreğine ait öncü göstergeler, son çeyrekte büyümenin önceki çeyreğe göre hız kazandığına işaret ediyor.
Dolayısıyla büyüme konusunda kötümser kaldığımı, sene başındaki **%**44 seviyesindeki enflasyonun % 32'ye düşmesi için gerekli yavaşlamanın daha yüksek olacağını düşündüğümü görüyorum.
Büyüme rakamlarında geriye yönelik herhangi bir revizyon yapılmayacağını, deflatörle ilgili de bir sorun olmadığını varsayarsak, 2025'te enflasyondaki 13 puan kadar düşüşe rağmen büyümenin yüksek kalması, teorik olarak "enflasyon yaratmayan büyüme" şeklinde tanımlanan potansiyel büyüme oranının da tahminlerimin üzerinde olduğunu düşündürüyor.
Zira eğer potansiyel büyüme oranı uluslararası kuruluşların ve tahminlerime paralel olarak **%**3-3,5 seviyelerinde olsaydı, yüzde 4'ün üzerinde gelen bir büyümenin enflasyonda daha sınırlı bir düşüş yaratamasını beklerdim.
Kaynak, AFP via Getty Images
2026 yılında büyüme
Buradan yola çıkarak 2026 yılında büyümenin en az 2025 yılı kadar olmasını ve **%**4'ler civarında gelmesini bekliyorum.
Küresel koşulların da 2026 yılında bu sene olduğu gibi olumlu seyredecek görünmesi, gerek enerji fiyatlarındaki düşüş trendinin gerekse küresel çapta faiz indirim döngülerinin devamının beklenmesi bu tezimi güçlendiriyor.
2025'in son çeyreğine ait büyüme rakamı henüz belli olmasa da son çeyreğe ait öncü göstergeler, dördüncü çeyrek büyümesinin üçüncü çeyrekten daha yüksek olabileceğine işaret ediyor.
Gerek PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksleri) rakamları, gerek güven endeksleri son çeyrekte ivmelenme gösteriyor ve model tahminlerini **%**4'ün üzerine çekiyor.
2026'da büyümeyi aşağı çekecek bir risk deprem harcamalarının azalmasıyken, faiz indirim sürecinin 2026'da da devam edecek olması ve 2026'nın sonlarına doğru seçim ekonomisinin başlaması ihtimali büyümeyi yukarı çekebilecek riskler olarak öne çıkıyor.
Bu seviyelerde bir büyümenin ise cari açığı da bu seneki gibi % 1,5 seviyelerinde tutması makul görünüyor.
Yine Cem Çakmaklı'nın geliştirdiği modelden yola çıkarsak, 2025 sonu enflasyonu için **%**32 ile 12 ay öncesinden oldukça isabetli bir tahmin yapan model, 2026 sonunda **%**23,5 civarı bir enflasyona işaret ediyor.
Bu durumda Merkez Bankası'nın 2026 sonu için ara hedefi olan **%**16 ile kıyaslandığında, geçen seneye benzer şekilde ara hedefin yukarı yönlü güncellenmesi olasılığının yüksek olduğunu görüyoruz.
Bununla birlikte Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) harcama sepeti ağırlıklarında yaptığı revizyonla birlikte enflasyonda aşağı yönlü bir değişim olacağı da şu sıralar konuşulan ancak tam etkisi zaman içerisinde anlaşılacak bir konu olacak.
2026 yılında kur politikası
Merkez Bankasi"nin faiz indirimlerine devam ettiği bir senede kurda reel değerlenme politikasının 2026 yılında da azalarak sürmesi beklenebilir.
Sene içerisinde 2025'te olduğu gibi **%**18 civarında bir değer kaybı, Dolar/TL kurunu 51 TL seviyelerine getirecektir.
Kaynak, John Wreford/SOPA Images/LightRocket via Getty Images
2026 yılında parite
Euro/Dolar paritesinin ise 2026'da ABD Merkez Bankası'nın (Fed) piyasa beklentileri kadar güvercinleşeceğini zannetmiyorum.
Yılın ikinci yarısında Fed Başkanı Jerome Powell'ın görev süresi bitecek ve yerine ABD Başkanı Donald Trump'a daha yakın bir ismin atanma ihtimali de yüksek.
Ancak tüm bunlara karşın Fed'in karar komitesinde çoğunluğun eski üyelerden oluşacak olması nedeniyle yeni başkanın karar mekanizmasında ciddi bir değişiklik yaratabileceğini zannetmiyorum.
Şüphesiz ki bir baskı oluşur ancak kanımca bu durum Fed'in ideal faiz kararından 25 baz puan üzerinde bir sapma yaratmayacaktır.
Buna karşılık sene içerisinde zayıflaması beklenen istihdam piyasası sinyallerine bağlı olarak bir ya da iki faiz indirimi beklenebilir.
Avrupa Merkez Bankası'nın hem Fed'e göre daha şahin bir tarafta kalması hem de ABD'de risklerin görece yüksek kalması nedeniyle paritenin 1,25 seviyelerine çıkması mümkün görünüyor.
Yeni yıla girerken
Siyasi risklerin yeniden artmaması halinde, 2026 yılı Türkiye açısından önemli bir dönüm noktası olabilir.
Daha güçlü bir rezerv pozisyonu, düşen CDS primleri, iyileşen enflasyon görünümü ve daha yüksek bir büyüme performansı birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye'nin kredi notunun yükselerek yeniden yatırım yapılabilir seviyeye ulaşması mümkün.
Böyle bir senaryoda Türkiye, uluslararası yatırımcıların risk algısının iyileşmesiyle birlikte daha hızlı ve güçlü sermaye girişlerinin yaşandığı bir yıla da adım atabilir.