Türkiye yeni bir ticaret patikasına girmeli: AB Gümrük Birliği dönemi sona mı eriyor?
Gümrük Birliği, ülkenin elini kolunu bağlayan bir “deli gömleği” olmamalı; ya dönüşmeli ya da yerini daha kapsayıcı ve egemenlik dostu bir modele bırakmalıdır.
Gümrük Birliği, ülkenin elini kolunu bağlayan bir “deli gömleği” olmamalı; ya dönüşmeli ya da yerini daha kapsayıcı ve egemenlik dostu bir modele bırakmalıdır.
03 Haziran 2025, 14:32 Güncelleme: 03 Haziran 2025, 14:44
İstanbul’da küresel siyasetin ve ticaretin iki etkili ismiyle—Birleşik Krallık eski Başbakanı Boris Johnson ve Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) eski Genel Direktörü Roberto Azevêdo ile—yaptığımız samimi sohbette dikkat çekici bir fikir birliği oluştu: Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki Gümrük Birliği, artık tarihsel ömrünü tamamlamış görünüyor.
Her iki isim de bu yapının dünyada benzeri olmayan, tek taraflı ve sürdürülemez bir modele dönüştüğünü vurguladı. Görüşleri netti: Eğer Türkiye-AB ilişkileri tam üyelikle sonuçlanmayacaksa—ki bugünkü siyasi ve toplumsal iklim bunu pek mümkün kılmıyor—mevcut Gümrük Birliği rejimi, Türkiye’yi kısıtlayan, hatta zaman zaman cezalandıran bir çerçeveye dönüşmüş durumda.
Euro-Atlantik ticaret alanı: Türkiye için yeni bir ufuk mu?
Boris Johnson sohbet sırasında şu çağrıda bulundu:
“Türkiye artık Avro-Atlantik Serbest Ticaret Alanı’na yönelmeli. BRICS’i de bırakın, Brits’e katılın.”
Şaka yollu dile getirse de alt metni gayet ciddiydi.
Roberto Azevêdo ise DTÖ Genel Direktörlüğü döneminde Mercosur–Türkiye müzakerelerinde yaşadıkları bir gerçeği paylaştı: Türkiye, Avrupa Komisyonu’nun üçüncü ülkelerle yaptığı anlaşmalarda müzakere masasına bile oturamıyordu. “İlişki var ama temsil yok” dedi.
Bu tespitler yeni değil, ancak ilk kez bu kadar açık, doğrudan ve yüksek perdeden dile getiriliyor.
Ben de aynı kanaatteyim—bir zamanlar Gümrük Birliği müzakerelerine diplomat olarak katılmış, bugün ise Avrupa Komisyonu’yla iş dünyası nezdinde diyaloglar yürüten biri olarak.
Gümrük Birliği’nin çıkmazları
• Karar Mekanizmasında Yokuz:
AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşmaları Türkiye’yi bağlarken, Ankara o müzakerelere dahil edilmiyor. Empoze edilmiş kararlara uymak zorunda bırakılıyor.
• Yeni Ticaret Normlarına Uyum Maliyeti Artıyor:
Avrupa Yeşil Mutabakatı, CBAM (Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması) ve dijital dönüşüm standartları, Türkiye için ciddi maliyet ve teknoloji yatırımı gerektiriyor.
• Siyasi Gerilimlerin Ekonomik Yansıması:
AB ile yaşanan politik sorunlar, doğrudan ekonomik kanalları da tıkıyor. Gümrük Birliği’nin tarım ve hizmetleri kapsayacak modernizasyonu yıllardır askıda.
