Türkiye’de yapay zeka düzenlemeleri: Gelişmeler ve iş dünyasına yansımaları
Yapay zeka (YZ), hızla gelişen ve iş dünyasında geniş çapta kullanılmaya başlayan teknolojilerden biri olarak dikkat çekiyor. Hem kamusal hem de özel sektörlerde yaygın kullanım alanı bulan yapay zeka, Türkiye’de de önemli bir gündem maddesi haline gelmiş durumda.
Yapay zeka (YZ), hızla gelişen ve iş dünyasında geniş çapta kullanılmaya başlayan teknolojilerden biri olarak dikkat çekiyor. Hem kamusal hem de özel sektörlerde yaygın kullanım alanı bulan yapay zeka, Türkiye’de de önemli bir gündem maddesi haline gelmiş durumda.
Gün+Partners avukatları Begüm Yavuzdoğan Okumuş ve Yalçın Umut Talay Forbes Türkiye için yazdı
12 Kasım 2024, 13:38 Güncelleme: 03 Ekim 2025, 15:38
Günlük hayatta da özellikle çeviri, öneri/araştırma ve asistan uygulamalarıyla hayatımıza giren yapay zeka, bugün pek çok veriyi bir insana kıyasen çok kısa sürelerde analiz edebiliyor ve bu sayede iş dünyasında pek çok kolaylık sunuyor. Bu uygulamaların gelişmesi ve yaygınlaşması, iletişim, e-ticaret, sosyal güvenlik-sağlık hizmetleri, finans gibi kritik sektörler dahil pek çok sektörde iş dünyasına verimlilik gibi fırsatlar sunuyor. Bu uygulamalar, iş dünyasında istihdam ve insan kaynağı ihtiyacını da bazı alanlarda azaltabiliyor.
Henüz Avrupa Birliği’nde yapılan düzenlemelerin aksine Türkiye’de yapay zeka özelinde bir düzenleme bulunmuyor. Peki, Türkiye yapay zeka düzenlemelerinde hangi aşamada, konu Türkiye’de nasıl ele alınıyor ve yasal gelişmeler iş dünyasına nasıl yansıyacak?
Düzenleme ihtiyacı
Yapay zeka, günlük hayatı dönüştüren etkileri kadar, hukuki ve etik boyutlarıyla da önemli bir tartışma konusu. Teknolojinin etik kullanımı, yapay zeka uygulamalarındaki verilerin gizliliği, yapay zeka algoritmalarının şeffaflığı, insan haklarına etkisi ve insan haklarını ilgilendirebilecek sonuçları düşünüldüğünde bu alanda bir düzenleme yapılmasının zorunlu olduğu sonucuna ulaşılıyor. Türkiye’de de yapay zeka uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte, bu alanda hukuki ve düzenleyici çerçevelerin oluşturulması gündeme geldi.
Özellikle Avrupa Birliği’nin (AB) yapay zekaya yönelik düzenlemeleri, Türkiye için önemli bir örnek teşkil ediyor. AB’nin yapay zeka düzenlemeleri, risk temelli bir yaklaşım benimseyerek, farklı seviyelerde risk barındıran yapay zeka uygulamalarına yönelik spesifik düzenlemeler getiriyor. Türkiye’nin de bu modele yakın bir çerçeve geliştireceği öngörülüyor. Yine de henüz Avrupa Birliği’nde de yapılan düzenlemelerin internet çağında hızla yayılma imkânı bulunan tüm uygulamalara nasıl müdahale edebileceği ve bu düzenlemelerin kapsamında konusunda da belirsizlik varken Türkiye’de nasıl bir hukuki zemin oluşturulabileceği ve bu uygulamaların nasıl denetlenebileceği hala tartışılıyor.
Türkiye’nin düzenleme girişimleri
Mevcut durumda, yapay zeka düzenlemelerinde özellikle veri güvenliği, kişisel verilerin korunması ve etik kuralların belirlenmesi gibi konular ön plana çıkıyor. Türkiye’de halihazırda kişisel verilerin korunmasına yönelik bir yasal çerçeve bulunuyor. Kişisel verilerle ilgili mevcut kuralların, özellikle kişisel verilerin analizine dayalı sonuçlar üreten yapay zeka uygulamaları üzerinde bir ağırlığı olacak. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca, veri sahiplerinin yapay zeka teknolojilerinin kullanımı kapsamında aleyhlerine bir sonuç doğması durumunda buna itiraz etme hakkı da var. Örneğin insan kaynaklarında kullanılabilecek bir yapay zeka teknolojisinin işe alım değerlendirmelerinde varacağı sonuç kişileri olumsuz etkileyebilir ve kişiler yapay zeka uygulamalarının verebileceği kararlara itiraz edebilir. Yapay zeka uygulamalarının yapabileceği diğer profillemeler de pek çok tartışmayı beraberinde getirecek. Ancak, bu uygulamalara ilişkin elbette çok daha detaylı düzenlemelere ihtiyaç duyuluyor.
