Trump'ın gümrük tehditleri ve hükümetlerin tutarsız kararları Avrupa’da elektrikli mobilite geçişini zora sokuyor. Teşviklerin azalması, hem tüketicileri hem de üreticileri belirsizliğe sürüklüyor.

---

25 Ocak 2025, 13:01

Avrupa'da hükümetlerin elektrikli mobiliteye geçişle ilgili kararları tutarsızlık sergiliyor. Son haftalarda 2025 yılı finans yasa tasarısında yer alan elektrik vergilerindeki artıştan vazgeçilmesi olumlu bir adım gibi görünse de düşük gelirli haneler için elektrikli araç alımına verilen ekolojik teşviklerin 7 bin euro’dan 4 bin euro’ya düşürülmesi kafa karıştırıyor. Bu çelişkili kararlar hem tüketicilere hem de üreticilere net bir mesaj veremiyor.

Avrupa otomotiv sektörü tehlikede

Teşviklerin azalması, Avrupa otomotiv sektörünü ciddi risklerle karşı karşıya bırakabilir. Almanya örneği bu konuda öğretici bir ders sunuyor: 2023 yılı sonunda elektrikli araç alımına yönelik yardımların aniden kesilmesi satışlarda bir yılda yüzde 47'lik bir düşüşe neden oldu.

Trump faktörü

Donald Trump'ın yeniden ABD başkanı olması Avrupa otomotiv sektörü için yeni bir tehdit anlamına geliyor. Trump’ın vaat ettiği yüzde 10 ila yüzde 20 oranında değişebilecek gümrük vergileri özellikle Alman üreticilerin ABD'ye ihracatını ciddi şekilde etkileyebilir. Bu jeopolitik riskler, Avrupa otomotiv sektörünün dayanıklılığını artırmanın ve rekabet gücünü korumanın ne kadar acil olduğunu gösteriyor.

Özel yatırımlar üçüncü yol olabilir mi?

Devlet teşvikleri ve yaptırımlar arasında sıkışıp kalmak yerine, özel yatırımların harekete geçirilmesini sağlayan bir üçüncü yol keşfedilmeli. Güvenilir üçüncü taraflar aracılığıyla ekolojik geçiş desteklenebilir, böylece devlet bütçesi üzerindeki baskı hafifletilirken özel sektör de bu geçişe dahil edilebilir. Özel aktörler riskten arındırılmış finansman sağlama ve uzmanlık sunma konusunda önemli bir rol üstlenebilir.

Daha esnek ve etkili bir düzenleyici çerçeve

Bu üçüncü yolun uygulanabilmesi için, hem yatırımcılara güven veren hem de ekolojik geçişi hızlandıran bir yasal çerçeve oluşturulması gerekiyor. Altyapı finansman modellerini yeniden düşünmek, kamu-özel sektör ortaklıklarının ötesine geçen yenilikçi çözümleri benimsemek büyük önem taşıyor.

Ekonomik aktörlerin daha esnek ve bilinçli kararlar alabilmesi için düzenleyici çerçevenin daha az kısıtlayıcı hale getirilmesi gerekiyor. Bu, devlet müdahalesi ile özel girişim arasında bir denge kurmayı ve aynı zamanda sürdürülebilir projelerin desteklenmesini sağlamayı mümkün kılabilir.

Tutarlı ve uzun vadeli bir vizyon zorunlu