Trump’ın ekonomik planı: Nixon'ın tersi bir şok mu?
Trump’ın ekonomi planı, sadece gümrük tarifeleriyle ticaret açığını kapatmayı değil, küresel ekonomik düzeni değiştirmeyi hedefliyor. Yabancı ülkeleri bire bir müzakereye zorlayarak, para birimlerini değerlemeye ve ABD’ye ekonomik tavizler vermeye yönlendiriyor. Ancak bu plan, ciddi riskler de barındırıyor.
Trump’ın ekonomi planı, sadece gümrük tarifeleriyle ticaret açığını kapatmayı değil, küresel ekonomik düzeni değiştirmeyi hedefliyor. Yabancı ülkeleri bire bir müzakereye zorlayarak, para birimlerini değerlemeye ve ABD’ye ekonomik tavizler vermeye yönlendiriyor. Ancak bu plan, ciddi riskler de barındırıyor.
17 Şubat 2025, 16:27 Güncelleme: 13 Eylül 2025, 21:17
Eski Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, Donald Trump’ın ekonomi planlarını değerlendirerek, eleştirmenlerin eski ABD başkanının stratejisini yanlış anladığını belirtiyor. Varoufakis’e göre, Trump yalnızca gümrük tarifeleri yoluyla ABD’nin ticaret açığını kapatmaya çalışmıyor; aksine, daha geniş kapsamlı bir küresel ekonomik dönüşüm planlıyor.
Gümrük tarifeleri ve ilk aşama
Trump’ın getirdiği gümrük vergileri, yalnızca ithalatı azaltmayı hedefleyen geleneksel bir korumacılık politikası olarak görülmemeli. Asıl amaç, yabancı merkez bankalarını faiz oranlarını düşürmeye zorlamak ve böylece dolar karşısında euro, yen ve yuan gibi para birimlerinin değer kaybetmesini sağlamak. Bu sayede, ithal malların fiyatları dolar bazında dengelenmiş olacak ve Amerikalı tüketiciler ek bir maliyet yükü hissetmeyecek. Kısacası, Trump, gümrük tarifelerinin maliyetini esas olarak yabancı hükümetlere ve merkez bankalarına yüklemeyi amaçlıyor.
Ancak bu, Trump’ın planının yalnızca ilk aşaması. Gümrük tarifelerinin ABD’de kalıcı hale gelmesiyle birlikte, Washington’un kasasına yüklü miktarda yabancı para akmaya başlayacak. Avrupa ve Asya’daki ülkeler bu durumu aşmak için müzakere masasına oturmaya çalışırken, Trump ikinci aşamayı devreye sokacak: Büyük Müzakere.
İkinci aşama: Trump tarzı müzakere
Trump, kendisinden önceki başkanlardan farklı olarak çok taraflı müzakerelerden kaçınıyor. Onun stratejisi, her ülkeyle bire bir pazarlık yaparak, kendisini tek karar verici pozisyonuna taşımak. Bu modelde, her ülke ABD ile doğrudan görüşme yapmak zorunda kalacak ve Trump’ın belirlediği şartlara daha kolay boyun eğebilecek.
Trump, müzakerelerde farklı ülkelere farklı talepler yöneltecek:
- Asya ülkeleri (özellikle en fazla doları elinde tutanlar), kısa vadeli dolar varlıklarını satarak kendi para birimlerini güçlendirmek zorunda kalacak.
- Euro Bölgesi ise daha geniş çaplı tavizler vermek durumunda kalabilir. Bunlar arasında ultra uzun vadeli ya da süresiz ABD tahvilleri çıkarmayı kabul etmek, Alman sanayisini ABD’ye taşımak ve daha fazla Amerikan silahı satın almak yer alıyor.
Trump, herhangi bir ülke bu talepleri kabul ettiğinde bunu büyük bir zafer olarak sunacak. Ancak eğer bir hükümet direnir ve taleplere boyun eğmezse, gümrük tarifeleri yürürlükte kalacak ve ABD Hazinesi’ne düzenli bir dolar akışı sağlanmaya devam edecek.
