UNICEF 2025 Raporu: Çocuklar için tarihin en karanlık yılı
Dünyada her beş çocuktan biri savaş bölgesinde yaşıyor. UNICEF, 2025'te çocuk hakları ihlallerinin rekor seviyeye ulaştığını açıkladı.
UNICEF Almanya'nın verilerine göre, sona ermekte olan 2025 yılında, kriz ve çatışma bölgelerinde büyüyen çocuk sayısı daha önce hiç görülmemiş bir seviyeye ulaştı. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Köln'de 2025 yılı bilançosunu açıklarken, dünya genelinde neredeyse her beş çocuktan birinin bu tür krizlerden etkilendiğine dikkat çekti. Bu sayının, 1990'ların ortasındaki rakamın yaklaşık iki katı olduğu belirtildi.
2025 yılına ait kesin rakamlar henüz netleşmese de bu yılın milyonlarca kız ve erkek çocuğu için ağır çocuk hakları ihlalleriyle geçtiğini rapor eden UNICEF, özellikle Gazze Şeridi, Sudan ve Ukrayna gibi kriz bölgelerinde çocuklarınşiddet, açlık ve temel hizmetlerin yokluğu nedeniyle her gün ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını vurguladı.
UNICEF Almanya Genel Müdürü Christian Schneider, "Savaş bölgelerindeki çocuklar, 'çocuk' ismine uyacak bir yaşamdan çok uzaklar. Birçoğunda depresyon, uyku bozuklukları ve gelişim sorunu görülüyor" diye konuştu.
Ağır çocuk hakları ihlallerinde rekor seviye
Birleşmiş Milletler, ağır çocuk hakları ihlallerinde ve insani yardım çalışanlarına yönelik saldırılarda da rekor bir artış tespit etti. UNICEF raporuna göre, sadece Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde 2025 yılının ilk dokuz ayında çocuklara yönelik 35 binden fazla cinsel şiddet vakası tespit edildi.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde kobalt arayan 10 yaşında bir çocuk. UNICEF raporuna göre, sadece Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde 2025 yılının ilk dokuz ayında çocuklara yönelik 35 binden fazla cinsel şiddet vakası tespit edildiFotoğraf: Michel Lunanga/Getty Images
Açlık ve yetersiz beslenme krizi
Açlık ve yetersiz beslenme ile mücadelede ise neredeyse hiç ilerleme kaydedilemezken, Afrika kıtasında etkilenen çocuk sayısında sert bir artış görüldüğünün altı çizildi. BM verilerine göre, dünya genelinde beş yaş altı yaklaşık 43 milyon çocuk akut, 150 milyon çocuk ise kronik yetersiz beslenme sorunu yaşıyor. 2025 yılında ilk kez, aynı yıl içinde iki bölgede; Sudan ve Gazze Şeridi'nin belirli yerlerinde resmi olarak kıtlık yaşandığı kesinleşti.
UNICEF, durumun daha da kötüleşeceği konusunda endişeli. Yardım kuruluşu, artan küresel çatışmalar, iklim değişikliğinin sonuçları, uluslararası yardımlardaki kesintiler ve devletlerin artan borç yükünün onlarca yıllık kazanımları ve projeleri tehdit ettiğini de vurguluyor. 417 milyon çocuğun beslenme, sağlık, barınma, eğitim ve su gibi temel ihtiyaçlardan mahrum bir şekilde yaşadığı hatırlatılıyor.
Siyaset ve toplumun "apaçık başarısızlığı"
Genel Müdür Schneider, "Açlık ve çocuk yoksulluğu, bizi aniden ve hazırlıksız yakalayan bir doğal afet değil" diyerek çocukların içinde bulunduğu durumun insan eliyle yapıldığına işaret etti: "Bu durum, küresel siyasetimizin ve toplumumuzun çocuklarımıza karşı apaçık başarısızlığının göstergesidir."

Dünyandaki en büyük insanlık dramının yaşandığı ülkelerin başında, savaş ve katliamların yaşandığı Sudan geliyor. Ülkeden kaçan iki sığınmacı kız çocuğu bir kampta oturmuşlarFotoğraf: Ebrahim Hamid/AFP/Getty Images
ABD ve Almanya gibi bağışçı ülkelerin uluslararası yardım kuruluşları ile kalkınma yardımlarını azaltmasının sonuçlarını UNICEF ve diğer BM kuruluşları da hissediyor. UNICEF, bunun küresel bir finansman krizine yol açarak dünya genelindeki çocukların eğitim, sağlık hizmetleri ve beslenme güvenliğini tehlikeye atacağından, çocuk ölümlerinin ve yoksulluğun artacağından endişe ediliyor.
Kesintilerin nedenleri ve etkileri
ABD Başkanı Donald Trump, BM ve ona bağlı kuruluşları her fırsatta sert biçimde eleştiriyor ve yardımların kesilmesi gerektiğini savunuyor. ABD'nin ardından, Mayıs ayında göreve gelen Alman hükümeti de kalkınma yardımları ile insani yardımlara ayrılan bütçede kısıtlamaya gidileceğini duyurdu.
UNICEF, 2026 yılı için 7,6 milyar dolardan fazla kaynağa ihtiyaç duyuyor ve bağışlardaki keskin düşüş nedeniyle kendisinde de bütçe kesintilerinin kaçınılmaz olacağını belirtiyor. Tehlikede olduğu belirtilen programların, özellikle çatışma bölgelerinde ve yoksul ülkelerde verilen eğitim, sağlık hizmetleri, temiz su temini ve gıda güvenliği gibi hayati alanlar olacağına işaret ediliyor.
epd,DW/ETO,TY