Trump yönetiminin ESG politikalarındaki radikal değişiklikleri, yöneticiler arasındaki fikir ayrılıklarını derinleştirdi. Corporate America, kısa vadeli performans ve uzun vadeli strateji arasında ince bir çizgide yürümek zorunda.

---

04 Aralık 2025, 08:00 Güncelleme: 23 Aralık 2025, 09:51

Bir süredir yakından takip ettiğimiz politik, ekonomik ve jeostratejik gelişmeler iş dünyasında önemli değişikliklere yol açmaya devam ediyor. Bu değişikliklerin temelinde yönetim katında kimin sözünün daha fazla geçeceğine dair amansız bir mücadele var. CEO’lar, yönetim kurulları ve hissedarlar arasındaki güç dengesi değişirken, politikacılar ve düzenleyici kurumlar da oyuna müdahil oluyor. O halde gelin, küresel ekonominin ve finans piyasalarının geleceğini şekillendiren bu taht oyunlarına yakından bakalım… Önce mevcut durumu tespit ederek başlayalım. Geçtiğimiz birkaç yılda yönetim katındaki dengeleri değiştiren iki önemli gelişme yaşandı. 

Birincisi dışsal faktörlerin, yani ekonomik kırılganlıkların, teknolojik dönüşümün ve jeopolitik gerginliklerin şirket performanslarını doğrudan etkilemesiydi. Bu durum hissedarları ve yönetim kurullarını bugüne kadar alışık olunmayan düzeyde yönetimsel kararlara dahil olmaya ve CEO’lardan hesap sormaya zorladı. Korn Ferry’nin yaptığı bir araştırmaya göre geçen yıl Avrupa ve Orta Doğu’daki şirketlerin CEO’larının yarısı değişti. Russel Reynolds bu yılın üçüncü çeyreği itibarıyla dünya genelinde 174 CEO’nun görevinden ayrıldığını, S&P500 şirketlerinin yüzde 10’unda CEO değişikliği olduğunu ortaya koyuyor. Bir CEO’nun ortalama görevde kalma süresi ise 7,7 yıldan 6,8 yıla düşmüş durumda. Yani icranın başındaki liderler giderek artan bir baskı altında.

---