Z kuşağı, moda anlayışı ve alışveriş alışkanlıklarıyla giyim perakendecileri için yeni bir dönem başlattı. Kişiselleştirme, özgünlük ve sürdürülebilirlik beklentileri, markaların stratejilerini yeniden şekillendiriyor.

---

16 Kasım 2025, 09:00 Güncelleme: 16 Kasım 2025, 11:09

Z kuşağı artık çocuk değil. Ayrıca sayıları çok fazla. Z kuşağının küresel nüfusun yaklaşık yüzde 25’ini oluşturduğu tahmin ediliyor. Artık harcayacak paraları olan, üstelik ‘büyük miras’ kuşaklar boyunca aktarılmaya başladığında çok daha fazlasına sahip olacak bilinçli tüketicilere dönüştüler. NielsenIQ tahminlerine göre Z kuşağının küresel harcama gücü 2030 yılına kadar 12 trilyon dolara ulaşacak.

Z Kuşağı’nın artık ciddi bir tüketici gücü haline geldiği gün geldi çattı ve PricewaterhouseCoopers (PwC) tarafından yayımlanan son rapora göre Z kuşağı birçok perakendecinin tam olarak çözemediği bir bilmece. Bu durum özellikle moda sektöründe geçerli. Z kuşağı bu yıl 13 ila 28 yaşları arasında ve şu anda markalarla uzun vadeli duygusal bağlar kuran, yaşam boyu sürecek eğilimler ve tercihler geliştiren 60 milyon genç var.

Bu yeni tüketici dalgası moda endüstrisi için bambaşka bir meydan okuma. Markalar, Y kuşağının beğendiği o “ulaşılabilir” görünümün Z kuşağına hiçbir çekicilik sunmadığını fark ediyor. Y kuşağı ait olmak, uyum sağlamak isterken; Z kuşağı fark edilmek, öne çıkmak istiyor.

Her şey kişisel markalaşma ile ilgili

Z kuşağı kişisel markalaşmaya özelleştirmeye odaklanıyor. Bu da sosyal medyada hızlıca doğup kaybolan vintage görünümler gibi mikro trendler anlamına geliyor. Öyle ki hızlı moda sektörü bile yetişemiyor. Erkekler saçlarını boyuyor. Kızlar bol ceketler ve geniş paça kotlar giyiyor. Canlı renkler, iri takılar ve büyük, iddialı gözlükler revaçta.

Z kuşağı aynı zamanda oldukça tutumlu. PwC anketine göre yeni yıl sezonunda geçen yıla kıyasla yaklaşık yüzde 25 daha az harcama yapmayı planlıyorlar ve indirim bekliyorlar. Z kuşağı sık sık ikinci el mağazalarda alışveriş yapıyor. Bu mağazalar artık doğrudan rekabet yaratan güçlü bir kanal haline geldi. Harcamaya karar verdiklerinde ise paralarının karşılığını fazlasıyla aldıklarını hissetmek istiyorlar.

Etik ve sürdürülebilirlik de önemli

Tüm bunlar sektör üzerindeki baskıyı artırıyormuş gibi görünürken, etik ya da sürdürülebilirlik konularındaki en ufak bir kriz tehdidi de kapıda bekliyor. Genç tüketiciler üretim zincirlerini yakından takip ettiği için, örneğin zorla çalıştırılan işçilerin olduğu bir fabrikanın ortaya çıkması birçok markayı hazırlıksız yakalıyor. Z kuşağı, lekelenmiş bir markayı yalnızca terk etmekle karlmıyor, sosyal medya sayesinde tüm dünyanın bundan haberdar olmasını sağlıyor.